Ana Sayfa Gündem, Politika, Siyaset 17 Temmuz 2023 642 Görüntüleme

GÖKÇE’DEN, “KAYBEDİCİLERE” TOKAT GİBİ CEVAP: “KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK”

Geçtiğimiz Perşembe yazdığım köşe yazısı Kırklareli’nde çok ses getirmiş. Yazı yayımlandıktan sonra telefonum susmadı. Herkesin ortak söylediği şey şu oldu; “Hay kalemine sağlık. Bıktık bu toplum düşmanlarından. Ne huzur bırakıyorlar insanda ne de motivasyon. Dertleri, varsa yoksa bir koltuk sahibi olmak. Bunları böyle afişe etmek lazım. Belki utanırlar.

Arayanlardan biri de bu toplum düşmanlarının son olarak hedefine girmiş olan Av. Görkem Gökçe idi. Ben de fırsatını bulmuşken, bu konuyla ilgili tüm sorularımı sordum. “Konuştuklarımızı paylaşabilir miyim?” dediğimde, “Tabii ki. Kırklareli’nin geleceği için bu konuları açıktan konuşmak gerek” cevabını verdi.

İşte sorduğum sorular ve Av. Görkem Gökçe’nin verdiği cevaplar:

Görkem, kentte bu kadar sevilirken, partili partisiz herkes senin için olumlu konuşurken, sence bu iftiralar ve karalamalar nereden çıkıyor? Neye dayanıyor bu söylentilerin temeli?

Şenol Abi, öncelikle köşe yazın için teşekkür etmek isterim. Sadece kendim için değil. Kırklareli’nde iyi şeyler yapmak isteyen, bu ülkenin ve bu kentin menfaatleri için gönüllü çaba harcayan herkes adına teşekkür ediyorum. Senin yazından sonra o kadar çok telefon ve mesaj aldım ki… Arayan herkes “Takma bunları, bunların kim olduğu belli, üç beş koltuk meraklısı dinozor… Sen bak işine, biz seni ve aileni biliyoruz” derken, birçok insan da “Bunlardan kurtulmak için ne yapabiliriz, partiyi kendi oyuncağı haline getirmeye çalışan bu insanlardan biz de bıktık.” diye serzenişte bulundular. Karşı karşıya kaldığımız bir zihniyet bu abi. Oyunları hep aynı, karala, iftira at, çamur at… İnanan olursa, hiçbir şey yapmadan oturduğun yerden oyununa devam et.

Ben normalde konuşmayacaktım ama beni seven, beni sayan, ailemizi tanıyan insanları üzdükleri için konuşacağım. Hem de bundan sonra sadece böyle değil, gerekirse hukuki olarak da konuşacağım.

Peki kim bunlar Görkem?

Üç beş isim… Yapanları da yaptıranları da birebir biliyoruz. Bir süredir takip ediyoruz. Öyle bilinçsizler ki; örgütlü bir suç işlediklerinin farkında değiller. Yakında Cumhuriyet Savcısı’na ifade verdiklerinde ve mahkemeye çıktıklarında fark edecekler tabii. Delillerimiz hazır, dosyalarımız hazır.

Ben bu filmi mesleğim gereği çok gördüm Şenol Abi. Bu şahıslar sonra da yalvar yakar diyecekler bize: yok ben onu demek istemedim; benim param yok tazminat ödeyemem, yok ailem ne yapar ben hapse düşersem…

Suç işlerken düşüneceksin kardeşim. Vahşi Batı değil burası.

Benim bilişim hukukçusu olduğumu da unutuyorlar herhalde. Sosyal medyada yapılan her şey dijital bir iz bırakır. Hepsinin kayıtları, logları bulunur. İzini sürdüğünüzde kolaylıkla delillere ulaşırsınız.

Bir de bu toplum düşmanlarının -kendi ekiplerinden sandıkları- vicdanlı dostlarımız da Whatsapp gruplarında ve farklı ortamlarda bu işleri kimin başlattığı ile ilgili bize gelip isimler, görüntüler, telefon kayıtları ve çeşitli farklı deliller verdiler.

Onlar da bu insanların açgözlülüğünden bıkmış. “Biz utandık, doğru olmadığını bile bile bu iftiraları atmalarından biz sıkıldık.” dediler.  Anlayacağın şu anda bu isimlerle ilgili hukuki delil oluşturabilecek bilgi, belge ve tanıklık da elimizde var. Benim avukatlık ofisimde yaklaşık 50 arkadaşım çalışıyor. Facebook, Google, Yahoo gibi dünya devi teknoloji şirketlerine hizmet veriyoruz. Hukuk da biliyoruz, teknoloji de. Bu devirde çamur at izi kalsın o kadar kolay değil. İsim isim detaylı bir dosya oluşturduk. Hukuki yollara başvuracağız. İftira ve hakaret suçtur. Bu suçları planlı ve örgütlü bir şekilde işlersen suçun tarifi de müeyyidesi de değişir.

Özetle Şenol Abi; senin “kaybedici” veya “toplum düşmanı” dediklerin var ya, bunlar organize suç örgütü. Bunlar sadece senin dediğin gibi toplum düşmanı değil, devlet düşmanı bunlar!

Anladığım kadarıyla avukatlığını yaptığın bir holding üzerinden bir kampanya başlatmak istiyorlar?

Bunlara çok gülüyorum. Yahu benim yaptığım her iş kayıtlı. Sözleşmesi var, faturası var, arşivi var. Baro bilir, adliye bilir, vergi dairesi, noterlikler, bankalar, kamu kurumları bilir ve kayıtlarını tutar. Sürekli denetime tabii oluruz.

Bugüne kadar sanıyorum yüzün üzerinde holding ile çalıştım. En az o sayıda da holdinglerin holdingi tabir edilen global devler ile çalıştım. Tek tek saysam gazetenizin sayfaları yetmez. Hatta; bana “say” desen; çoğunun adı aklıma gelmez.

Alem Şah Kayan’ı bilirsin. Rahmetli babamın yanında yetişen iyi bir muhasebecidir. Aynı zamanda CHP İl Başkan Yardımcısı düzeyinde siyasette aktif. Babamın toplumsal mücadele ve siyasetle meşgul olduğu yıllarda; beni Alem Abi gibi büyüklerim yetiştirdi bir nevi. Alem Abi sıkı Galatasaraylıdır. Alem Abi bu boşluğu yakalamışken, babam dahil tüm ailemiz Fenerbahçeli iken beni Galatasaraylı yapıvermişti.

Bundan üç ay kadar önce. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine destek veriyordum. Benim olası adaylığım ile ilgili teveccühler dışında hiçbir somut gündem yoktu. CHP İl Başkanı Gürcan Abi, CHP İl Başkan Yardımcısı Alem Abi, yine Kırklareli’den iki ilçe başkanımız ve genel merkezin seçim kampanyası görevlisi olan bir arkadaşımız ile dostane bir yemek yiyorduk. 

Alem Abi  durduk yere bana dedi ki; “Görkem neydi o senin müvekkilin zengin bir işadamı, Galatasaray başkanıydı?”   Bir an düşündüm. Kimi kastetti anlayamadım.  Alem Abi dedim, “Adnan Polat mı?”,  “Yok değil”, dedi.  “Faruk Süren mi abi? O benim spor arkadaşım yıllardır, müvekkilim değildi.”, yine “Yok değil.” dedi.  “Faruk Süren’in kardeşine iş yapmıştım, o mu abi?”, o da değil. “Abi Burak Elmas mı? O benim düğüne gelecekti gelemedi, acaba onunla mı karıştırdın?”, o da değilmiş.  

“Ural Aküzüm mü abi? Asbaşkandı o, onunla iş yaptığımız oldu.”, yok dedi “O da değil, başkan bu.”… Sonra aklıma geldi “Alem Abi Galatasaray Kulübüne de avukatlık yapıyoruz, acaba onunla mı karıştırdın?”, “Yok be kardeşim.” dedi… Tam da “Alem Abicim artık masadakileri sıkıyoruz” derken, aklıma geliverdi… Ünal Aysal. Onun da Uniq şirketinin finansman sözleşmelerine bakıyordum bir dönem.   “He tamam o işte.  Onunla Şampiyonlar Ligi maçına gidiyordunuz. Ne günlerdi…”

Şenol Abi, sen eminim anladın da ben yine belirteyim neden uzun uzun bu anıyı anlattım. Bizim iş hayatımızda, Galatasaray Başkanı ile de iş yaparsın, Galatasaray Kulübü ile de. Dünya devi şirketler de çalışırsın, ünlü kişi ve kurumlarla da. Dostları tenzih ediyorum; bizim için iştir sadece. Michael Jackson’ın mirasını yöneten vakıf ile de çalıştım, Rihanna’nın albüm şirketi Sony ile de. Citibank ile de çalıştım, İş Bankası, Akbank, Vakıfbank ile de. Korona aşısını geliştiren Pfizer ile de çalıştım, dünya devleri Shell, Mercedes, Bosch ile de. Say say bitmez…

O zaman ben araya gireyim de biraz da mesleki anılarından bahsedeceğin bir röportaj için söz alayım senden.

Söz. Memnuniyetle.

Ne oldu yani sonuçta? Bitti mi sana karşı bu yalan ve iftira dalgası?

Bitti diyemem ama modası geçti diyebilirim. Sen biraz geride kalmışsın aslında.  Çünkü insanlara bu iftirayı anlattıklarında, senin de yazında belirttiğin gibi insanlar soruyor; “Görkem’i daha dün Kırklareli’nde gördüm. Adam işinin gücünün, yatırımlarının başında. Nasıl oluyor bu?” deyince, başka şeylere geçiyorlar. O gün ne moda ise artık… Bir de çorba ediyorlar. Bak çok net söylüyorum Abi; bu attıkları iftiraların ne Kırklareli’nde ne de başka yerde karşılığı var. Önemli olan iftira atmak… İnsanları saf yerine koyuyorlar. Bana gelen telefonlardan, insanların bunun farkında olduğunu gördüğüm için bu kadar rahat konuşuyorum. CHP’nin genel seçimlerde illallah dediği taktikleri şimdi CHP’li olduğunu söyleyen birileri, başka bir CHP’li için kullanıyor. Demek ki, bunlar için parti falan önemli değil, varsa yoksa kendileri… Bu taktilerden sadece Kırklareli değil, ülke çok çekti. Herkes bu isimleri çok iyi biliyor. Ne yaptıklarını, neyi yapamadıklarını… Bizler nazik insanlarız. Bu tip şeyleri gündeme getirmiyoruz.

Ne diyorsun yani sonuçta?

Ayaklar baş olmuş diyorum. Toplum düşmanı bu suç örgütü mensupları utanmadan bana çamur atmaya kalkıyor. Ateş olsanız cürmünüz kadar yer yakarsınız. Geçen günkü yazında okumuştum; sen de bunlara “itibarsızlar” ve “kaybediciler” diyorsun. Buna kesinlikle katılıyorum.

“Bizler nazik insanlarız” dedin. Bazen de nezaket yetmiyor. Neden böyle düşünüyorsun?

Çünkü tek önemli şey var. Kırklareli… Herkesin varıyla yoğuyla Kırklareli için çalışması lazım. Ben, Kırklareli’ne hizmet etmeyi Kadir Gökçe’den öğrendim. Bizim bir kardeşimiz de Kırklareli’ydi. Bu atılan iftiraları kardeşimize yapılmış ihanet gibi görüyorum. Senin bir lafın var ya, yazıda kullanmışsın: “Toplum düşmanları” diye. İşte ben de aynen bu noktadan bakıyorum olaya. Yoksa bugün Görkem, yarın başka biri. Kimse doğru hizmet etmesin, kimse iyi şeyler yapmasın, söylemesin istiyorlar. O devir bitti. Buna alışsınlar. Kırklareli bizim ailemiz. Ailemize uzanan bir el olduğunda, nasıl birleştiğimizi görecekler. Yaptıkları da bu yüzden ters tepti. CHP’de veya sosyal sorumluluk alanında Kırklareli için bir şeyler yapmaya çalışan hiç kimse ailesine dokunulmasına izin vermeyecek. Bu yüzden dışlanıyorlar, dışlanacaklar. Hesap verme vakti geldi bu haysiyetsizler için.

Peki neden sen?

Yeni birini istemiyorlar. Önde gelen birini istemiyorlar. Genç, donanımlı insanlar Kırklareli için bir şeyler yapsın istemiyorlar. Maddi, manevi tüm gücünü bu kent için harcayacak insanların sevilmesini, sayılmasını istemiyorlar. Kendileri bir şey yapmadığından, üretemediklerinden düzenleri bozulsun istemiyorlar. Biz iftira atarız, karalarız diye düşünüyorlar. Göreceksiniz, başkasına da benzer şeyler yapacaklar. Ama bu kentte iyi yürekli, cesur insanlar var, toplumsal kurallar var; hukuk var. Öyle ben yaptım oldu, diye düşünmesinler. Bundan sonra göreceğiz. Devam etmeye çalıştıklarında nasıl sonuçları olacak tüm Kırklareli birlikte izleyeceğiz. Daha yeni başlıyoruz.

Bu iftiralar, karalamalar motivasyonunu kırdı mı?

Tam tersine. Beni hırslandırıyor, motivasyonumu artırıyor. Dediğim gibi Kırklareli benim ailem. Biz, Kırklareli’nin gelişmesi için fedakârca yapılan faaliyetlerle büyüdük. İnsan, ailesine biri saldırdı diye motivasyonu düşer mi? Aksine, ailesini korumak, bu tip saldırılardan korumak için daha fazla çalışır. Bir de, gördüm ki yalnız değilim. Binlerce insan var, benim gibi düşünen. Hep birlikte, bu zihniyeti Kırklareli’nden temizleyeceğiz. Dur, Şenol Abi… Daha yeni başlıyoruz. Ben her şartta Kırklareli için çalışıyorum, çalışırım da. Makam, mevki bunlar benim için önemli değil. Her alanda, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Demek ki, bu birilerini korkuttu. Korkutsun, yapabileceğimiz bir şey yok. Bu kent hepimizin. Onlar korktu diye, biz bu iftiralara, karalamalara boyun mu eğeceğiz? Hayır.

Korkunun ecele faydası yok diyorsun yani, öyle mi?

Aynen öyle Şenol Abi korkunun ecele faydası yok. 

Teşekkürler, sorularımı cevapladığın için.

Ben teşekkür ederim Abi. Bu kentin iyi insanlarının sesi ve bu ahlak savaşında Kırklarelililere destek olduğun için.

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Osgaka.com