-“YAPILANLARI YIKMAKTAN BAŞKA HİÇ BİR VAATLERİ YOK”
Haber:Hicran SÜNGÜ
AK Parti Babaeski İlçe Teşkilatı seçim çalışmaları kapsamında esnaf ziyaretleri gerçekleştirdi.
AK Parti Babaeski İlçe Teşkilatı, 27. Dönem 2. Sıra Milletvekili Adayı Volkan Göç ve 3. Sıra Milletvekili Adayı Kadriye Tokat’ın da katılımlarıyla pazar ve çarşı esnafını ziyaret ederek, 24 Haziran’da yapılacak seçimler için destek istedi.
Babaeski İlçe Başkanı Ali Gencal, İlçe Kadın Kolları Başkanı Melis Sezer, Teşkilat Başkanı Cengiz Demircan, İlçe Sekreteri Ümit Turgut ve Yönetim Kurulu üyelerinin de yer aldığı ziyaretlerde, AK Partili grup ilk olarak Pazarcı esnafı ile bir araya geldi. Tek tek tezgahları gezen AK Partililer, bir taraftan seçim için destek isterken diğer taraftan da pazarcı esnafının sıkıntılarını ve isteklerini dinledi.
Daha sonra çarşı esnafını gezen AK Partili grup burada da sevgi gösterileri ile karşılandı. Yapılan ziyaretlerin ardından İlçe Parti binasında basın açıklaması gerçekleştirildi.
“YAPTIKLARIMIZ YAPACAKLARIMIZIN TEMİNATIDIR”
İlk olarak söz alan Milletvekili Adayı Kadriye Tokat şunları dile getirdi; “Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan durmak yok yola devam sloganıyla start verdiği günden beri durmaksızın çalışmaktayız. Bu çalışmalarımızın bir ayağı da 2. Sıra Milletvekili adayımız Volkan Göç ve benimle birlikte Babaeski İlçe Teşkilatımızla birlikte bir buluşma ve ardından esnaf ziyareti ile devam etti.
Biz milletvekilleri adayları olarak sıra sayısı gözetmeksizin her birimiz bir milletvekili olacak potansiyeline sahip adaylar olarak sürekli çalışmaktayız. Gittiğimiz her yerde bugüne kadar yaptıklarımızdan ziyade yapacaklarımızı anlatıyoruz. Çünkü bu güne kadar yaptıklarımız herkesin takdirine sunulmuş durumda. Yollarımız, tarım alanlarındaki çalışmalarımız, sağlık alanındaki devrim niteliğindeki çalışmalarımız takdire şayan işlerimizle biz zaten 16 yıldır AK Parti olarak kurulduğu günden beri durmaksızın çalışıyoruz. Biz genelde bundan sonraki süreçte ne olacak sorularına cevap veriyoruz. Bundan sonraki süreçte birilerinin bahsettiği gibi tek adam, diktatör çıkarmak gibi bir derdi olmayan bir lidere sahibiz biz. Meclisimiz güçlü bir meclis olduğunda milletvekillerimiz artık kendileri kanun çıkarmak için önergeler verecekler. Vekillerimiz bu kanunları çıkarıp Cumhurbaşkanımızın oyuna sunacaklar. Milletvekilleri artık gerçekten milletin vekilliğini yapacak. Bizim meclise gönderdiğimiz milletvekillerimiz orada oturup, bizlerin ihtiyaçları doğrultusunda ne gerekiyorsa artık onu yapacaklar. Mesela Mardin’in ihtiyaçları ile Kırklareli’nin ihtiyaçları aynı değil. Kırklareli için ayrı, Mardin için ayrı, Siirt, Rize için ayrı kanun teklifi verilecek. Bunlarla ilgili çalışmalar yapılacak ve bütçeden geçtikten sonra Cumhurbaşkanımızın onayına sunulacak. Bu algıyı bir kere kırmamız gerekiyor. Ama maalesef Türkiye’de son zamanlarda algı çok farklı boyutlarda. Bizler yaptığımız icraatlarla bunların doğru olmadığını bugüne kadar gösterdik. Bundan sonra da bu algıların çok büyük yanılgılar olduğunu onlara 25 Haziran’dan itibaren Rabbim nasip ederse göstermeye devam edeceğiz.
Orman ve Su İşleri Bakanımız geçen gün Kırklareli’deydi. Orada halkımıza seslendi ve çok güzel tesislerin açılışını yaptık. Biten, bitirilmeye yüz tutmuş, ihalesi yapılmış tesislerimizi anlattı. Tam 1 Milyon 40 bin TL. Sadece Orman ve Su İşleri Bakanlığının Kırklareli’ne yatırımı var. Önceden bu paraları alabilmek için bizim Başbakanlarımız Amerika’ya gidip düğmelerini ilikleyecek yer bulamıyorlardı. El pençe divan duruyorlardı. Ama bugün biz bu yatırımı sadece 81 ilden en küçük illerden biri olan Kırklareli için ve sadece Orman ve Su İşleri Bakanlığı olarak yapıyoruz. Yani reisimizin dediği gibi Nerden nereye geldik. Ve daha da nereye gideceğiz. Bunu bilen bunu gören dış güçler iç düşmanlar sürekli bunu engellemek çabasında. Sürekli farklı şekilde algılar oluşturmaya çalışıyorlar. Ve insanları kandırıyorlar.
Sizler de medyadan takip ediyorsunuz. Muhalefet liderleri dediklerimizin muhalefetin adaylarının hiç biridinin yapıcı, geleceğe yönelik bir tane vaadi yok. En büyük vaatleri; sarayı yıkacağım, köprüyü yaptırmayacağım, havaalanını açtırmayacağım, Kanal İstanbul’u yaptırmayacağım, onu yapmıcam bunu yapmıcam. Bunun dışında bir vaat kimseye sunamıyorlar. Neden? Çünkü sunabilecekleri bir şeyleri yok. Ve şunu halkımız çok iyi biliyor ki onlar söyler AK Parti yapar. Bu adamlar zaten 85 yıldır inandırıcılıklarını kaybetmişler zaten. Bir şey yapmak için değil, hep bir şeyleri yıkmak için çalışıyorlar. Özellikle 2013’ten beri gezi olayları ile başlayan süreçten beri gelen bir süreç var. Ardından hain darbe teşebbüsü ve başarılı olamadıklarını anlayınca son oyun. Bakın ben buna canı yürekten inanıyorum. Sizler de bunu bili ki bu son oyun; Dolar Euro üzerinden ülkeyi maddi yönden abluka altına almak. Yıldırmak ve bıktırmak. Yılmayacağız ve bıkmayacağız. Bu süreci de atlatacağız. Bu eşik öyle bir eşik ki bunu atladığımız zaman artık bize geri yok. Hep ileriye doğru gideceğiz. Bu seçim bizim gençlerimizin geleceğinin seçimi. Bizlerden ziyade gençlerimize çocuklarımıza torunlarımıza bırakabileceğimiz güzel bir Türkiye için, ezilmeyen, büzülmeyen, öz güven sahibi olan Türk çocukları için bu seçim çok önemli. Yoksa bu seçim ne Recep Tayyip Erdoğan’ın ne de AK Parti’nin seçimi. Bu seçim Türkiye’nin seçimi. Bu seçimi alıp da güçlü bir meclisle Ankara’da olup, bu yetkiyi meclise ve liderimiz Recep Tayyip Erdoğan Bey’e verdiğimiz takdirde bundan sonra artık Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Askerle yapamadılar, çukurla yapamadılar, parayla yapamadılar ve biz bunu yapamadık deyip geri çekilecekler. Bu bizim bir nevi ikinci Kurtuluş Savaşımız olacak. Tam anlamıyla bağımsız. Her yönüyle kendine güvenen bir Türkiye’yi şaha kaldırmak için biz bu seçimi almalıyız. Zaten Recep Tayyip Erdoğan konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Birinci turda evelallah çıkacak. Onun arkasındaki güçlü meclisi oluşturmak için çabalıyoruz. Bugün sokaktaki en koyu muhalefetin adamını çevirin sorun zaten Recep Tayyip Erdoğan birinci turda çıkar diyor. Buna bizim inanmamızı bırakın onlar bile inanıyorlar.
Cumhurbaşkanımız Çorlu mitinginde çok güzel bir konuşmayla Trakya halkına seslendi. Orada bir sinevizyon gösterisi sunuldu. Orada Muharrem İnce’nin kendi genel başkanlık kurulunda bir konuşması var. Orada diyor ki; Bir adam bir genel başkan olur, bir kere kaybeder, ikinciyi kaybetti, üçüncüyü kaybetti, beşi kaybetti, sekizi kaybetti hala koltuğa yapışmışsın kalkmıyorsun diyor. Kalk artık bu koltuktan diyor. Adam yüzde 52 aldı hala neden yüzde 57-60 almadım diye vahlanıyor diyor. Bu 14 tane partiyi toplamış yüzde 38 zor almış, dünyayı fethetmiş komutan gibi hala ben CHP’nin genel başkanıyım beni kimse indiremez diyor. İşte diktatör diyorsunuz ya, diktatörlük böyle bir anlayış. Yensek de yenilsek de biz buradan ayrılmayız anlayışı.
Ama liderlik çok farklı. İşte Recep Tayyip Erdoğan gibi olur lider. Allah’a şükürler olsun ki bu asırda da liderlik yine Türk Milletine nasip oldu. Geçen asırda Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lidere sahiptik. Bu asırda da Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lidere sahip olmak bu milletin gerçekten dua almışlığını gösteriyor.
Şimdiye kadar yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. İnşallah sizlerle birlikte 1 oyu bile küçümsemeden bize gerekli diyerek herkesin desteğine talip olup teşkilatlar olarak sizlerle birlikte 24 haziran akşamına kadar sonuna kadar çalışacağız. Çalışmalarımızdan dolayı teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. “
“BU SEÇİM TÜRKİYE’NİN KADER SEÇİMİDİR”
Ardından konuşan Volkan Göç ise; “ İnşallah acısıyla tatlısıyla, yorulmuşluğuyla, dinlenmişliğiyle, teriyle tozuyla sıkılmadık el bırakmadan, vurulmadık kapı ellenmedik gönül bırakılmadan keyifli bir seçim atmosferi geçireceğiz. 24 Haziran’a kadar sizlerle çalışacağız. İnşallah dostluğumuz arkadaşlığımız baki kalacak. Bizler 26 Mayıs’tan beri fiili olarak sahalarda çalışıyoruz. Biz parti mensuplarımızın ve milletvekili adaylarımızın tamamıyla bir seçim kampanyası arzusundayız. Ama zaman kısa, alanımız geniş. O nedenle her zaman birlikte hareket edemiyoruz. Malumunuz Ramazan ayı içerisindeyiz. Bir çok yerde iftar programları var ve biz olabildiğince hepsine katılmaya çalışıyoruz. Gidemediklerimize de il ve ilçe başkanlarımız, yönetim kurulu üyelerimiz iştirak ediyorlar.
Seçim süreci başladı, parti liderleri seçim beyannamelerini açıkladılar, vaatler geldi. Bizler de bunları vatandaşımıza aktarıyoruz. Ama bunun dışında seçim beyannamemizde olmayan Türkiye’nin konjektöründen gelmişinden geçmişine olan her ne varsa, vatandaşımızın bilmesi ya da hatırlaması gereken ne varsa vatandaşımıza izah ediyoruz. Siyasetin içerisinde insanlar olarak siyasetin içerisindeki oyunları, tezgahları vatandaşımızın önüne koyuyoruz. Tabii her şey söylemden ibaret değil. Yapılan eylemler, gizli ittifaklar, mütabakatlar ne narsa hepsini vatandaşımıza anlatıyoruz.
24 Haziran Türkiye için kritik bir seçim. Ben 2009’den beri fiilen seçimlere iştirak etmiş bir kardeşiniz olarak biz her seçimde bu çok kritik bir seçim dedik. Ben şimdi geçmişe bakarak değerlendiriyorum; Bu 24 Haziran seçimi Türkiye’nin kader seçimi. Türkiye yeni bir yönetim modeli, yeni bir devlet yönetimine geçiyor. Dolayısıyla bu modelin nasıl işleyeceğine, nasıl kurulacağına, devletin yeniden nasıl bürokrasisiyle, devlet kurumlarıyla entegre bir şekilde işleyişinin belirleneceği bir seçim. Cumhur ittifakı bu sistemin var olmasından, Anayasa değişikli ile gelmiş olan meşru değişikliğin var olmasından, devletin yapılanmasından yana iken, diğer tarafta sözüm ona Millet ittifakı adı verilen tarafta; kimlerin dahil olmadığını, kimlerin ne tür planlarının olduğunu bilmediğimiz bir ittifakın söylemlerini görüyorsunuz. Biz bu sistemi değiştireceğiz. Bu yine Türkiye’yi yavaşlatan eski sisteme, eski yönteme geri döneceğiz. Biz yapılanı yıkacağız, var olanı yok edeceğiz ve huzur getireceğiz deniyor. Nasıl huzur getireceksiniz? Demirtaş’ı çıkaracağız. İşte bu seçim önemli derken bunu kastediyorum. Çünkü oyun çok büyük. Türkiye’de Demirtaş’ı çıkardığın zaman huzur gelecekse, bizim Gabar’da Tendürek’te, Urfa’da, Diyarbakır’da, Hakkari’de şehit olmuş şühedamızın ailelerine kim huzur verecek? Bizim bunları, oyunun büyüklüğünü anlatmamız gerekiyor. Sadece PKK, PYD, DEAŞ, PJAK bunlar değil. Oyuncuların çoğu küresel oyuncular. Destek verenler büyük. Dolarla oynuyorlar, dinamiklerle oynuyorlar. Bu ülkede çok şey denediler. Mezhep kavgasını denediler, kardeşi kardeşe kırdırdılar. Terör örgütleriyle 16 yaşında annesinin dibinden dağa kaçırıp evlatları terörist ettiler. O annenin derdini bi düşünün. 27 Mayıs’ta darbe yapıp Başbakanı ve 2 bakanımızı astılar. 1980’de ihtilal yaptılar gençlerimizi birbirine kırdırdılar. Bu insanlar yerli değildi. Arkalarında büyük küresel güçler vardı. Yıllarca Türkiye terör belasıyla uğraştı. Bizim Kürt kardeşlerimizle, Laz kardeşlerimizle, Çerkez Kardeşlerimizle alıp veremediğimiz yok. Biz hepimiz aynı ülkenin evlatlarıyız ve kardeşiz. Bölmeye çalışan Uluslar arası güçlerle ve terör örgütleriyle ittifak ettiler ve Türkiye’yi hep yavaşlatmaya çalıştılar. Terör tutmadı, darbe tutmadı, Sur olaylarında tüneller açtılar özerklik ilan ettiler tutmadı. 15 Temmuz’da kan döktüler, İyice gözleri karardı ve bu ülkenin masum silahsız insanlarının kanını döktüler. Şimdi de 1999’da yaptıkları gibi ekonomik tehditlerle uğraşıyorlar. Türkiye bunlara sesini bile çıkaramadı. Darbeler yapıldı, vatandaş darbecilere oy vermek zorunda kaldı. Zoraki Anayasa değişiklikleri yapıldı vatandaşlarımız oy vermek zorunda kaldı. Ama Cumhurbaşkanımız, liderimiz için hiçbir şey yapmadı diyenler şunu inkar edemezler; Türk Milletinin öz güvenini artırdı. Artık Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımız yanlışa dur diyebiliyorlar. 15 Temmuz’da bunun en büyük göstergesiydi. Vatandaş çıktı dedi ki; ben bu ülkede demokrasi istiyorum. Bu ülkede düzeni istiyorum. Bazı yanlışlar olabilir, eksikler olabilir. Ama biz derdimizi birlikte çözeriz. Bize müdahale etmeyin dedi. Liderimiz çıkıyor Birleşmiş Milletler toplantısında Dünya’da ki 5 büyük liderin gözünün içine baka baka “Dünya 5’ten büyüktür” diyebiliyor. Siz zalimsiniz, mazlumlar sahipsiz, biz de onların sesiyiz diyebiliyor.
Türkiye’de artık eskisi gibi oyun kuramıyorlar, eskisi gibi tezgahlar hazırlanamıyor. Merkel daha seçim sonuçlanmadan seçim sonrasına Cumhurbaşkanımıza randevu verdi. Avrupa artık Türkiye’yle oyun oynanmayacağını anladı. Biz de vatandaşlarımıza bunları izah edebilirsek zaten doğru yola kendileri gidebilecek.” Sözlerini aktardı.