Ana Sayfa Gündem, Politika, Siyaset 3 Kasım 2023 267 Görüntüleme

Eğitim Sen Kırklareli Şubesi basın açıklaması yaptı

Eğitim Sen Kırklareli Şubesi Şube Başkanı Okan BALCI, “Okul Öncesi Eğitimde Siyasal-İdeolojik Dayatmalardan Vazgeçilmeli, Sorunların Çözümü İçin Somut Adımlar Atılmalıdır!” başlıklı basın açıklamasını gerçekleştirdi.

Eğitim Sen Kırklareli Şubesi Şube Başkanı Okan BALCI; “Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yaptığı son değişiklikler ile okul öncesi eğitim kurumlarında mescidi zorunlu hale getirmiş, kayıt parasını da “katkı payı” adı altında yeniden düzenlemiştir. Bakanlık eğitimin hangi kademesinde olursa olsun, eğitimin niteliği ve ihtiyaçları ile okul öncesi eğitimde görev yapan eğitim emekçilerinin sorunlarına ne kadar uzak olduğunu söz konusu yönetmelik değişikliği ile bir kez daha göstermiştir.

Çocukların üstün yararına uygun olarak öğrenme ve gelişim ihtiyaçlarını karşılamak yerine, okul öncesi eğitimden başlayarak eğitimi dinselleştirme ve ticarileştirme uygulamalarının yaygınlaştırılması kabul edilemez. Yönetmelikte daha önce yer alan “Yatılı bölge ortaokullarının pansiyon kısımlarında ibadethane açılır. Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında talep edilmesi halinde ibadet ihtiyaçlarını karşılayacak uygun mekân ayrılabilir.” maddesi, “Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumları ile yatılı bölge ortaokullarının pansiyon kısımlarında ibadet ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla doğal aydınlatmalı uygun mekânda mescit açılır.” şeklinde değiştirilerek anaokulu ve ilköğretim kurumlarında mescit açılması zorunlu hale getirilmiştir.

Okul öncesi döneme ilişkin alınacak herhangi bir karar için çocuğun yararı öncelikli tutulmak zorundadır. Başka bir ifadeyle okul öncesi eğitim çağında hayata geçirilecek herhangi bir uygulama için ilk ölçüt, bu uygulamanın çocuklar için gerçekten yararlı olmasıdır. Anaokuluna giden çocukların gereksinimleri düşünüldüğünde ilk akla gelenler temiz su, temiz hava, yeterli ve sağlıklı beslenme, güvenli, iç açıcı, hareket etmeye ve oyun oynamaya uygun ortamların olmasıdır.

MEB, Türkiye’nin de onayladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı şekilde hareket etmektedir. Türkiye’de okul öncesi eğitimin ve okul öncesi eğitim öğretmenlerinin acil çözüm bekleyen onca sorunu varken, okullara “mescit açılması” ve öğrencilerden “katkı payı” talep edilmesi kabul edilemez.

Çocukların gelişimi için en kritik dönem olan okul öncesi eğitimi alanına ihtiyaç kadar bütçe ayırmayıp, bu alanın özel okul öncesi eğitim kurumlarına açılmak istendiği anlaşılmaktadır. Nitekim OECD ülkeleri genelinde okul öncesi eğitime ayrılan bütçe payı milli gelirin yüzde 0,6’sı iken bu oran Türkiye’de sadece yüzde 0,3’tür.

Yönetmelik değişikliği yapılırken okul öncesi eğitim öğretmenlerinin yıllardır dile getirdiği taleplere yönelik hiçbir somut adım atılmaması dikkat çekicidir. Yıllardır son derece zor koşullarda görev yapan okul öncesi öğretmenlerinin sağlıklı çalışma koşulları yaratılmadan nitelikli eğitim verilebilmesi mümkün değildir.

Eğitimin bütün kademelerinde olduğu gibi okul öncesi eğitimde yaşanan sorunlara kalıcı çözüm üretmesi için MEB’i somut adımlar atmaya çağırıyoruz. MEB çocukların üstün yararı ve sağlıklı gelişimi ile taban tabana zıt politika ve uygulamalardan derhal vazgeçmeli, okul öncesi eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek için çalışmalıdır.

Okul öncesi öğretmenlerinin sorunları ve talep ettiği çözüm önerileri:

Koşulları ve fiziki olanakları uygun olan okullardan başlanarak bütün ilkokullarda ana sınıfları zorunlu hale getirilmelidir.

İlkokullardaki ana sınıflarında ve devletin açtığı bütün okul öncesi kurumlarda her türlü beslenme, barınma giderleri devlet tarafından karşılanmalı, veliden “katkı payı” adı altında para toplanmamalıdır.

Koşulları ve fiziki olanakları uygun olan okullardan başlanarak bütün ilköğretim kurumlarında ana sınıfları zorunlu hale getirilmeli, gerekli yasal düzenlemeler yapılarak iki yıllık okul öncesi eğitime geçilmelidir.

Okul öncesinde ders saatleri 40 dakika olmalıdır.

En az 20 dakika olmak kaydı ile mola hakkı verilmelidir.

Prefabrik sınıfların eğitim- öğretime uygun olmadığı, tuvaletlerin yeterli olmadığı, bazılarında ise hiç bulunmadığı gözlenmektedir, bu konu hakkında ilgili çalışmalar yapılmalıdır.

Sınıf sayılarında yönetmelikte belirlenen ölçülere uyulmalıdır.

Özel eğitim öğrenciler aynen bir kademede olduğu gibi özel alt sınıflarına yönlendirilmelidir.

Okul öncesinde yardımcı personel temin edilmelidir (Özellikle şube sayısının az olduğu ilkokul bünyesindeki ana sınıflarında katkı payı da toplanamadığı için personel tedarik edilemiyor.).

Yönetmelikte yazan maddelerin açık uçlu olmaması, net ifadelerle hakların belirlenmesi ve müdürlerin inisiyatifine bırakılmaması gerekmektedir.

Okul öncesi öğretmenlerine, diğer branşlara göre teneffüs olmadan çalışıldığı için 4 yılda 1 yıl yıpranma verilmelidir.

Suriyeli öğrenciler için okul öncesinde PİKTES sınıfının hayata geçirilmesi, dil eğitiminin burada verilmesi, sonra okul öncesi eğitime alınması sağlanmalıdır (Çünkü okul öncesi öğrencisi sürekli ayakta, zil yok başka bir uyaran yok, sadece sözel yönergelerle yönetildiği için dil bilmeyen her öğrenci ile iletişim kurulamamaktadır).

Hiç dil bilmeyen Suriyeli öğrencilerin sınıfa alınması durumunda, bu öğrenciler kaynaştırma öğrencisi (dil ve anlatım bozukluğu) statüsünde değerlendirilmeli ve belirli sayıda alınmalı, buna sınıf mevcudu göz önüne alınarak sınırlı sayıda bir kontenjan belirlenmelidir” dedi.

Haber Merkezi

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Osgaka.com