Atatürk’ün yaşamını yitirdiği saat olan 09.05’te, sirenlerin çalması ile birlikte vatandaşlar ülke genelinde olduğu gibi Babaeski’de de saygı duruşunda bulundu. 10 Kasım sabahı saat 9’u 5 geçtiğinde bir dakikalığına Babaeski’nin kalbi bir kez daha durdu. Babaeski’de Kurum ve kuruluşlarda bayraklar 09.05’ten itibaren yarıya indirildi.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ölümünün 84.yıldönümünde düzenlenen törenlerle anıldı. Hükümet Konağı önünde yapılan çelenk sunma ve saygı duruşu töreninin ardından. Cumhuriyet ilkokulu toplantı salonunda Atatürk´ü anma programı gerçekleştirildi.
Cumhuriyet İlkokulu toplantı salonunda düzenlenen anma programında konuşan Babaeski İlçe Milli Eğitim Müdürü Kadriye Tokat, “Hatırlatmayın bana dokuzu beş geçeyi, Hele puslu geçen o geceyi…. Söyletmeyin kasım adlı iki heceyi, Bu benim en büyük yasım. Bu Ata’mın öldüğü tarih, 10 Kasım.” Dedi.
10 Kasım… Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılarak ebediyete intikal edişinin 84. yıldönümü.
Takvim yaprakları 10 Kasım’ı gösterdiğinde 1938 yılında, Türk Milleti; Ata’sını kaybetmenin hüznünü yaşadı. Aradan tam 84 yıl geçmesine rağmen Türk Milleti Atatürk’ün yokluğunu hep yüreğinde hissetti ve hissetmeye de devam edecek
Cumhuriyet İlkokulu toplantı salonunda düzenlenen anma programında konuşan Babaeski İlçe Milli Eğitim Müdürü Kadriye Tokat, şunları söyledi:
“Hayatının en son anına kadar ülkesine hizmet etmiş olan eşsiz devlet adamı, büyük komutan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün, aramızdan ayrılışının 84. Yılında, O’nu artarak devam eden büyük bir özlem, sevgi ve saygıyla anmak üzere toplanmış bulunmaktayız.
“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” diyen Mustafa Kemal Atatürk, bugün aramızdan ayrılmış, o çok sevdiği vatan toprağına kavuşmuştur. Lakin O’nun fikirleri, hayal ve özlemleri, ilke ve devrimleri, idealleri ve düşünceleriyle yaşamakta ve yaşamaya da devam edecektir. Kahraman Türk halkı ile birlikte kurduğu Cumhuriyet ve elde ettiği bağımsızlık, O’nun bu vatana en büyük hediyesidir. Bu yüzden Atatürk asla ölmeyecek, kalplerde ve dimağlarda yaşamaya devam edecektir.
Mensubu olduğu Büyük Türk Milleti’ni sonsuz bir aşkla seven ve kısacık yaşamı içine yüzyılları sığdıran Mustafa Kemal, milleti için her türlü zorluğa katlanmış ve kendini halkına adamıştır. Onun “Ben, gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk milletine canımı vereceğim” sözü, milletini ne kadar çok sevdiğini göstermektedir.
Sevgili Gençler ;
Atatürk’ü sevmek demek O’nun izinde yılmadan yürümek demektir. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşadığı her dönemde genç nesillere önem vermiştir. Hedefleri olan ve bu hedeflere emin adımlarla yürüyen genç nesiller inşa etmeyi arzulamıştır. Bu noktada sizlere düşen görev; O’nun hedeflediği gelişmiş, çağdaş ve güçlü Türkiye için, kurduğu Cumhuriyete sahip çıkarak, çalışkan, dürüst, ahlaklı ve vatanını seven birer birey olmaktır. Bu konuda tüm arkadaşlarımızın aynı inançta olduğuna inanıyorum.
O, hep Türk milletine güvendi ve inandı. Tarihte büyük devletler kuran, tarihe yön veren, tarihi okumaktan çok yazmayı seven, yüksek bir medeniyet seviyesine sahip olmuş Türk milletinin büyüklüğüne inanmış ve Türklüğü ile hep gurur duymuştur. Kahramanlık, vatan sevgisi, bilim ve fenne bağlılık, sanata değer verme gibi üstün özelliklere sahip Yüce Türk ulusunun, çağdaş dünya içinde yer alacağına inandı. Bunun için çabaladı. Kurtuluş Savaşı’nın ardından söylediği “En büyük davamız, en medeni ve gelişmiş, refah içinde bir millet olarak varlığımızı yükseltmektir.” sözü bunu kanıtlamaktadır.
Gerçekten de 1920 ile 1938 yılları arasında sağlanan gelişme ve değişmeler, hem milletin birbiriyle kucaklaşması, hem de çağ ile yarışmak düşüncesiyle temellendirilmiştir. Uygulanması da milletin çağdaşlaşmaya katılması ve ona katkıda bulunması şeklinde olmuştur.
Atatürk’ün, Türk milletini büyük bir atılıma hazırladığı ve yönlendirdiği yüzyılda Avrupa ve Asya’nın pek çok ülkesinde, totaliter rejimler veya diktatörlükler bulunuyordu. Böyle bir dünyada Atatürk, yabancı bir gazetecinin sorusuna “Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim” diye cevap vermiştir.
Aynı çağda yaşayan, gerek kendi milletleri, gerekse dünya için endişe ve korku kaynağı olan liderler, bugün ya unutulmuş ya da kötü miraslarıyla anılır olmuştur. Atatürk ise, sevgi ve saygı uyandırarak, Türk milletini, çağ ile tanıştırmaya gayret edip varlığını teminat altına almaya yöneltmiştir. “Muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmak” hedefi ise çağın akışına yön verme düşüncesinin bir göstergesidir. Yalnız 10 Kasımlarda değil, her daim, Atatürk’ün mücadele azmi, bizlere yüklediği sorumluluklar ve gösterdiği hedefler tekrar tekrar konuşulmalıdır. Ülkemizin en zor anında bile düşünüp ortaya koyduğu milli hedef ve stratejilerin hatırlanması, bu tür çabaların anlam ve değerinin çok iyi bilinmesi, Büyük Atatürk’ün ebedi istirahatgâhında huzur içinde yatması bakımından da önemlidir. Konuşmamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle devam ettirmek istiyorum. “Ben, manevi miras olarak hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen erişemediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.
Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”
Her fırsatta Gençliğe seslenen Atatürk “Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.”
Konuşmamı Ünlü şairimiz Ozon Seyfi ORHON ‘un mısraları ile bitirmek istiyorum.
Gidiyor, rastgelemez bir daha tarih eşine
Gidiyor, on yedi milyon kişi takmış peşine
Gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz akla
Gidiyor, göğsünü çepeçevre saran bayrakla Gidiyor, izleri üstün birikmiş yaşlar
Gidiyor, yerde kılıçlarla eğilmiş başlar
Gidiyor, harbin o en korkulu aslan yelesi
Gidiyor, sulhun ufuklarda yanan meşalesi Yine bir devr açacakmış gibi en başta O var
Hıçkıran seste O var, sessiz akan yaşta O var
Siliyor ruhunun ulviliği fani etini
Çiziyor ufka batan bir güneşin heybetini Büyüyor, gökten inip toprağa yaklaştıkça
Büyüyor gitgide gözlerden uzaklaştıkça
Bu düşüncelerle Büyük Atatürk’ü ebediyete intikalinin 84. yıldönümünde bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor, büyük liderin ve aziz şehitlerimizin manevi huzurunda saygıyla eğiliyorum. Saygılarımla .”