1 Temmuz Cuma günü Kadir Gecesi münasebetiyle Babaeski Müftü Vekili İbrahim Yaman gazetemize açıklamalarda bulundu.
Mübarek Cuma günü bizleri şereflendirecek olan 11 Ayın sultanı Ramazan ayının incisi Kadir Gecesi ile ilgili merak edilenleri İbrahim Yaman şöyle aktarıyor;
Bu geceki misafirleriniz melekler olacak! Yanlış duymadınız bu gece yeryüzüne melekler teşrif edecekler. Cebrail as. Yeryüzüne inecek. Bu gecenin kıymetini bilelim diye Rab Teala bu gecenin kıymetini anlatan bir sure indirdi. Kandil gecelerini Rabbimiz neden yarattı. Baştan alacak olursak. Hergün abdest alan, namaz kılan müslümanların günahları suyun son damlalarıyla vücudundan ayrılır. Cuma namazı haftalık günahları, bayram namazları ve kandil geceleri de yıllık günahların affolunmasına sebep olur. Ayrıca kandil geceleri tefekkür etmemimize vesile olur. Kendimizi hesaba çekeriz. ‘daha dün gibi geçen yılki Ramazan ne çabuk geçti, hayatımız geçiyor’ deriz. Tabiri caizse ölmeden önce kendimizi hesaba çekeriz. Nasıl ki bir öğrenci gerçek sınava girmeden önce deneme sınavlarına giriyorsa biz de kandil gecelerinde kendimizi hesaba çekeriz çekmemiz lazım. Nasıl ki ticaret ehli yılsonunda gelir gideri hesaplıyorsa biz de kandil gecelerinde günah ve sevaplarımızı hesaplamamız lazımdır. Manevi hesap yapma gecelerimiz olmalıdır kandil geceleri.
Kadir gecesinde neler olacak?
Meleklerin İnmesi
“Onda melekler ve ruh, Rablerinin izniyle, herbir iş için iner de iner” (Kadr,4) Ayetteki bu ifadenin zahiri, bütün meleklerin indiği manasına gelir. Ama melekler, yeryüzünün alamayacağı kadar çokturlar. İşte bu yüzden, alimler çeşitli izahlar yapmış:
Birinci Görüş: Bütün meleklerin en yakın semaya, birinci göğe indiğini söylemişlerdir. Buna göre, “Problem aynen sürmektedir. Çünkü birinci gök de, her bir seccade serilebilecek kadar yerde bir melek olacak şekilde zaten doludur. Binâenaleyh bu tek gök, bütün o melekleri nasıl içine alabilir?” denilirse, deriz ki: Kur’ân-ı Kerim’in genel ifadesi ile haber-i vahidin aleyhine hükmedilebilir. Nasıl böyle hükmedilmesin ki?.. Çünkü haber-i vahidde, meleklerin kafileler halinde indikleri rivayet edilmiştir. Binâenaleyh oraya bir kafile inerken, diğer bölük çıkmaktadır. Bu tıpkı hacıların, onca çokluklarına rağmen hepsinin de Mescid-i Haram’a girebilmeleri gibidir. Fakat hacıların da bir kısmı girerken, bir kısmı çıkarlar. İşte bu sebebten ötürü bu iş, Kadir gecesinin fecrinin doğuşuna kadar sürmektedir. Binâenaleyh defalarca inişi (çeşitli kafilelerin iniş-çıkışını) ifade eden, “tenezzül” fiili kullanılmıştır.
İkinci Görüş: Ekseri alimlerin tercihine göre, melekler yeryüzüne inmişlerdir. En uygun görüş budur. Çünkü Cenâb-ı Makk’ın bundan maksadı, İnsanları o geceyi ihya etmeye teşviktir. Bir de bir çok hadis, meleklerin diğer günlerde bile, zikirlerin yapıldığı, dini konuların müzakere edildiği toplantılara indiğini göstermektedir. Binâenaleyh bunca şanından ve kadr-u kıymetinden ötürü, bu iniş kadr gecesinde, haydi haydi olur. Bir de mutlak olarak zikredilen bir “iniş”, ancak gökten yere iniş manasına gelir.
Bu görüşü benimseyenler de değişik izahlar yapmışlardır. Bu cümleden olarak, meleklerin yeryüzüne indiğini söyleyenler şu izahları yapmışlardır:
1) Bazıları meleklerin, insanlığın ibadetini, Allah’a taattaki ciddiyet ve gayretini görmek için indiklerini söylerler.
2) Melekler, “Biz ancak Rabbimizin emriyle inebiliriz” (Meryem, 19/64) demişlerdir. İşte bu onların, bu “iniş” ile zaten emrolunmuş olduklarını göstermektedir. Dolayısıyla bu, alabildiğine bir sevgiye delalet etmez. Ama bu sûredeki, “Rablerinin izniyle… iner” ifadesi, meleklerin Cenâb-ı Hakk’tan önce izin istediklerine ve bunun üzerine kendilerine izin verildiğine delalet eder ki işte bu, insanlara karşı son derece bir sevgilerinin bulunduğuna delalet eder. Çünkü onlar, biz insanlara arzu duymuş ve bizimle karşılaşmayı istemişlerdir. Fakat bunun için izin beklemişlerdir.
3″ Hz. Ali (r.a)’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Melekler, bize selam vermek ve şefaatçi olmak için inerler. Kendisine meleklerin selamı isabet edenlerin günahları bağışlanır.”
4) Allah Teâlâ bu gecenin faziletini, yeryüzünde taatta bulunmaya bağlamıştır. Binâenaleyh melekler, taatlarının daha çok mükafaat celbetmesi için yeryüzüne iniyorlar. Bu tıpkı, bir kimsenin daha çok mükafaat elde etmek için Mekke’ye gitmesine, orada ibadetler yapmasına benzer. Bütün bunlar, insanı taata teşvik eden hususlardır.
5) İnsanın, alim ve zahid gibi büyük kimselerin yanında yaptığı taat ve hayırları, kendi başına iken yaptığı taat ve hayırlardan daha güzeldir. Şimdi Allah Teâlâ, mükellefin o alim, abid ve zahid kimseler yanında yaptığı taatların daha mükemmel ve noksanlıktan daha uzak olduğunu anlaması için, mukarreb meleklerini indirir.
6) Bazı kimseler de, bu sûrede geçen “melekler” kelimesini, bazı melek grublarına tahsis etmişlerdir. Ka’bû’l-Ahbâr’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Sidre-i Müntehâ, cennetin komşusu olan yedinci kat göğün sınırındadır. Binâenaleyh Sidre, dünya havası ile âhiret havası çizgisi üzerindedir ve kökü cennette dalları Kürsî’nin altındadır. Sidre’de, sayılarını ancak Allah’ın bilebileceği kadar çok melek vardır. Bunlar hep Allah’a ibadetle meşguldürler. Cebrail (a.s)’in makamı da Sidre’nin tam ortasındadır. Buradaki her meleğe, mü’minler için merhamet etme ve anma duygusu verilmiştir. Dolayısıyla bu Sidre melekleri, Kadir gecesinde Cebrail (a.s) ile birlikte dünyaya inerler. Binâenaleyh bu gecede, yeryüzünün her tarafında ya secdeye kapanmış, yahut mü’min ve mü’minlere dua ile meşgul melekler vardır. Cebrail (a.s) ise, istisnasız herkesle musafaha eder (tokalaşır). Bu musafahanın alameti ise, onun musafaha ettiği kimsenin tüylerinin ürpermesi, kalbinin rikkate gelmesı ve gözlerinin yaşla dolmasıdır. İşte bu haller, Cebrail (a.s)’in o kimseyle musafahasından kaynaklanmaktadır.
Meleklerin Yeryüzünden İstifadeleri
1) Zenginler evlerinden çeşitli yemekler götürür ve fakirlere ikram ederler. Fakirler de zenginlerin yemeklerini yer ve Allah’a ibadet ederler. İşte bu gökler aleminde bulunmayan bir taat çeşididir.
2) Melekler asi ve günahkar kişilerin yalvarış-yakanşlarını duyarlar. Bu da göklerde bulunmayan bir taat çeşididir.
3) Allah Teâlâ bir hadis-i kudsi’de şöyle buyurmuştur: “Günahkarların yalvarış-yakarışları Bana, tesbihte bulunanların avazından daha sevimlidir.” Melekler de “Gelin, yeryüzüne gidelim ve Rabbimize tesbihlerimizin sesinden daha sevimli gelen bir sesi duyalım” derler. Bu ses nasıl sevimli ve güzel olmasın! Çünkü tesbih edenlerin çıkardığı ses, itaat edenlerin o mükemmel halini ortaya koymaktadır. Günahkarların iniltileri ise, göklerin ve yerin Rabbisinin gaffar oluşunu ortaya koymaktadır. İşte birinci mesele budur.
Kadir gecesinin fazileti
“Doğrusu biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadir, 1-5).
“Faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.” Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbn Mace
Bin aydan hayırlı gece
Bu gece maddî ve manevî bütün nimetlerin müminin gönlüne yağdığı, iki cihanın bayram oluş müjdesinin müminin gönlünde hissedildiği, Kur’an, ibadet ve oruçla ruhun yükselişini zihnin de müşahede ettiği bir gecedir. Böylesine bir gecede, İlahi yardım ve manevi fetihler bir sağanak yağmur gibi müminin gönlünü ve zihnini serinletir. Onu dünya kaygılarından ve dertlerinden özgürleştirir. Kur’an-ı Kerim’de, Rabb’imizin bizlere çok büyük nimetler ikram ettiğini gördüğümüzde, Allah’tan hatalarımız için bağışlanma dilememiz emredilmiştir.
Hadlerin bilindiği gece
Başarıyı ve zenginliği kendinden bilme, insanı kibre ve küfre düşürür. Kibrin baş düşmanı, tevazudur. Huşû Hakk’a boyun eğmek, tevazu Hakk’a teslim olmak, Hakk’ın hükmüne itirazdan vazgeçmektir. Bu iki kavramın da en güzel halleri namaz ve oruçla yaşanır. Bu dua, Kadir Gecesi’nde bizi Kur’an, namaz ve orucun bu güzel iklimine davet eder; bu iklimi ruhumuza hissettirir.
Sonsuz af iklimi
“Allahümme inneke afüvvün kerimün” derken Rabb’imizin sonsuz ikramlarını ve affediciliğini hissederiz. Tövbenin güzelliğini ve affedilmenin vazgeçilmezliğini bir nefes gibi içimize çekeriz. Tövbe ve istiğfar, Allah hariç her şeyden dönmek ve yüz çevirmektir. Günahkar insanların tövbesi, günahları içindir. Allah dostlarının tövbesi ise Rab’lerini unutarak geçirdikleri her an içindir.
Bu gecenin kadrini bilelim ki, bizim de kadrimiz bilinsin!
Kadir; değer, kıymet, ölçü ve kudret mânâlarına geliyor. Rabbimiz nasıl ahirette kullarına hikmetinden daha çok kudretiyle muamele edecekse Kadir Gecesi’nde de aynısını yaşayacağız. Bu gecede, her geceyi Kadir bilenlere ve Kadir’i ihya edip hürmet gösterenlere İlâhî varidat dolu dolu gelecek. Bunları elde etmek için, Kadr’in kıymetini bilmek, yağan manevi yağmurla kalbimizi yıkayabilmek için bu geceyi bir altın fırsat olarak bilmek gerekiyor.
Kadir gecesini nasıl değerlendirelim?
Bütün kandil gecelerinde yapılabilecek ve yapılması gereken önemli bir takım afv ü mağfirete nail olma, ecr ü sevap kazanma, manevî terakki kaydetme, bela ve musibetlerden kurtulma ve rıza-i İlâhiye ulaşma vesileleri vardır ki, bunlardan bazılarını maddeler hâlinde kısaca ve toplu olarak yeniden hatırlamakta yarar var
- Kur’ân-ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur’ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah’a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli
- Peygamber Efendimiz (sas)’e salât ü selâmlar getirilmeli; O’nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.
- Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar,111 onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.
- Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah’ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.
- Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı çizilmeli.
- Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.
- Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı
- Mü’minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı
- Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli
- Kişi kendine ve diğer Mü’min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli
- Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli
- Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.
- O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı
- Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va’z ü nasihat dinlenmeli; şiirler okunmalı; ilâhî ve ezgilerle gönüllerde ayrı bir dalgalanma oluşturmalı
- Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı
- Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk’a niyazda bulunulmalı
- Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli
- Hayattaki manevî büyüklerimizin, üstadlarımızın, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e-mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli (Umut AL- Hicran SÜNGÜ)