Son zamanlarda, üç beş dar vizyonlu siyasetçinin – ben onlara kaybediciler ve sevimsizler diyorum- sosyal medya üzerinden karalama ve iftira kampanyalarıyla yükselmekte olan gençlerin önünü kesmek için yollar denediğini bahsetmiştik.
Ve bu zihniyetin Kırklareli’nden temizlenmesi için bu konuyu sürekli gündemde tutacağımızı paylaşmıştık. Konuyu deşelerken, öğrendik ki bu yaptıkları örgütlü suç. Hatta bu üç beş kişi için de delilleri ile bir dosya hazırlanıyormuş.
Kentte neredeyse herkesin bıkkın olduğu, yıldığı bu durumun sonu yakın gibi gözüküyor. İnsan içine çıkıp bir siyasi iddiada bulunamayacak insanlar, başka kurumlarda “memur” olarak çalışıp, Facebook hesabı satın alarak, başka mahlaslarla insanların haysiyeti ile oynayamaya hazırlananlardan kurtulacağız gibi gözüküyor. Kentte bu bilinç netleşti. Bu dilin ve yöntemlerin bir fayda sağlamadığı ortada.
İkincisi hukuki açıdan işledikleri suç. Peki bu yaptıkları neye göre suç?
Daha önceden röportaj yaptığımı hatırlayacağınız Av. Görkem Gökçe’nin dün bir Twitter’da bir bilgiseli retweet yaptığını gördüm.
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Öğretim Üyesi Dr. Erkan Sarıtaş’ın attığı bu bilgiseli, yukarıda bahsettiğim yöntemin aslında çok ciddi suçlar teşkil ettiğini gözler önüne seriyor:
“Bu aralar sıklıkla karşılaştığımız bir husus yayın yoluyla hakaret ve iftira suçları.
Basın emekçileri bu konuda çok daha bilinçli olsa da internet haber yayıncılığı yapan kişiler ve tüm sosyal medya kullanıcıları aslında bazı nüansların maalesef hiç farkında değil:
Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırılması TCK m.125’de hakaret olarak düzenlenmiş. Dikkat edilirse sadece sövmek değil, ‘onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi’ de hakaret kapsamında.
Hatta ‘ispatlanmış olgulardan bahisle kişiye hakaret edilmesi’ halinde dahi kanun cezaya hükmedileceğini kabul etmiş (TCK m.127).
TCK m.125’in 4.fıkrası ise şu şekilde: ‘Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.’ İşte internette haber adı altında yahut sosyal medyada yapılan hakaretler de tam olarak bu fıkra kapsamına giriyor. Buna göre hakaret fiili, internet ortamında işlenmiş ise cezaya artırılarak hükmediliyor.
Çoğunlukla gözden kaçırılan bir detay ise TCK m.126’da düzenlenmiş ‘Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.’ Dolayısıyla hakaret suçunun oluşabilmesi için mağdurun ismini açıkça zikredilmesi de şart değil.
Benzer bir durum iftira suçu için de geçerli. TCK m.267’ye göre ‘Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır’.
Dikkat edilirse suçun oluşabilmesi için illaki yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunulması gerekmiyor. Fail basın ve yayın yoluyla , işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat ederse yine iftira suçu oluşuyor. Buradaki ‘basın ve yayın’ ifadesinin kapsamına ‘basılı’ süresiz/süreli yayınlar girdiği gibi ‘internet yayıncılığı’ da giriyor. Elbette bu kapsama ‘sosyal medya paylaşımları’ da dahil.
Bu nedenle işlenmediği bilindiği halde sırf bir kimse hakkında adli ya da idari soruşturma başlatılması amacıyla sosyal medya paylaşımları yapılması da iftira suçunu oluşturuyor.
Üstelik yapılan iftira nedeniyle bilahare hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olsa bile soruşturma ve kovuşturma aşamasında mağdur hakkında bir gözaltı ve tutuklama dışında bir koruma tedbiri uygulanmış ise ceza yarı oranında artırılarak hükmediliyor. Hatta eğer mağdur hakkında iftira dolayısıyla başlatılan soruşturma/kovuşturmada uygulanan bu koruma tedbiri gözaltı veya tutuklama mahiyetinde olursa fail, iftira suçuna ilişkin hükümlerin yanında kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya dair hükümler dolayısıyla da cezalandırılıyor”.
Anlaşılan o ki bu kaybediciler ve sevimsizler sosyal medya üzerinden karalama ve iftira kampanyaları yapmaya hazırlanırken ne kadar ağır bir suç işlemek durumunda olduklarının ve bu suçların ne kadar ağır cezaları olduğunun farkında değiller.
Hatta bu tweetleri kendisiyle paylaştığım kentli bir avukat arkadaşım yukarıdaki bilgilere şunu da ekledi: “Eğer bu karalama kampanyası organize bir şekilde yapılırsa aynı zamanda TCK m.220’de düzenlenen suç işlemek amacıyla örgütlenme suçu da oluşur. Çünkü kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla üç veya daha fazla kişinin organize bir şekilde bir araya gelmesini kanun suç örgütü olarak tanımlamış. İnsanlara iftira atmak veya hakaret etmek için bu şekilde bir örgüt kurulması halinde de TCK m.220’de düzenlenen suç oluşur”. Yani eğer böyle bir durum olursa verilecek cezalara bir de suç örgütü nedeniyle verilecek cezalar eklenecek…
Bu zihniyetin Kırklareli’nden temizlenmesi için bu konuyu sürekli gündemde tutmaya devam edeceğiz.
Yorum/Haber