Babaeski Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Arslan; “Tarımda çok zorlu bir yılı geride bıraktık. Çiftçilerimiz için belki de son yılların en kötü yılıydı. Olumsuz hava koşulları, gerekse ürün fiyat politikalarından kaynaklı çiftçilerimiz hasat ettiği bazı ürünlerden zarar etti. Artan maliyetlere rağmen birçok ürününü de düşük fiyatla satmak zorunda kaldı. Tüketici de alım gücünün düşmesiyle pahalı diye alamamaktan şikâyet etti.”
“ÇİFTÇİLERİMİZ ÇETİN BİR SINAV VERİYOR”
Babaeski Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Arslan, 2025 yılına girerken çiftçilere destek mesajı vererek gazetemize önemli açıklamalarda bulundu.
Başkan Arslan, yaptığı açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Toprağı işleyen, alın teri ile üretmekten vazgeçmeyen memleket sevdalısı çiftçimiz, köylümüz maalesef ki çetin bir sınav vermektedir. Dünya üzerinde kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biri olan canım ülkem artık tam anlamıyla ithal ürün bağımlısı olmaya doğru hızla sürüklenmektedir. Sonuç olarak toprak sahibi çiftçilerimiz kazanamazken sonuçta tüketici de hem kalitesiz ithal ürün hem de daha pahalıya tüketmek zorunda kalıyor. Bu durumda bizlerin de halk olarak, toprağımıza, çiftçimize, köylümüze sahip çıkmamız için ithal ürün değil yerli mal tüketmemiz gerekiyor.
Ülkemizin içinde bulunduğu yüksek enflasyon ve faiz sarmalının sebebi çiftçilerimiz değildir. Her defasında hedef tahtası olarak gösterilen üreticilerimizin tek derdi üretmek ve kazançları ile yaşamlarını devam ettirmenin derdindedir.
“ÜRÜN FİYATI VE PAZAR ENDİŞESİ YAŞATILMAMALIDIR”
Ben buradan üretici olarak soruyorum; üretici fiyatları biraz yükseldiğinde hemen acele hareket edilerek ithalat kapıları açılıyor ve fiyatlara müdahale ediliyor. Üretici fiyatları düştüğünde niçin acele hareket edilerek fiyatlara müdahale edilmiyor ve üreticimizin mağduriyetleri önlenmiyor.
Buğdayda, ayçiçeğinde, çeltikte, pancarda, ette, sütte ve bunun gibi birçok üründe fiyatlar düştüğünde serbest piyasa ekonomisi denilerek müdahale edilmiyor. Ürün fiyatları yükseldiğinde bu serbest piyasa olmuyor mu da müdahale ediliyor. Bu çifte standarttan vazgeçilmelidir. Ürün hasadı veya öncesi çiftçilerimize ürün fiyatı ve pazar endişesi yaşatılmamalıdır.
Çiftçilerimizin en çok merak ettiği ve endişeyle izlediği konulardan biri de mazota, elektriğe, gübreye, yeme zam var! Müdahale yok! Yeme, yağa, kılık kıyafet ürünlerine, market ürünlerine zam her şeye zam. Çiftçilerimiz soruyor; Tarım girdilerindeki mazot, gübre, elektrik, zirai ilaç, tohum, traktör, ekipman vs. gibi ihtiyacı olan ürün fiyat artışlarına neden müdahale edilmiyor. Çiftçilerimizin sezonda ürettiği ürünlerin gümrük vergileri, KDV vs. sıfırlanıyor da tarımsal üretimde kullandığı traktör, biçerdöver, tarım makinalarının gümrük vergileri neden sıfırlanmıyor.
“10 YIL SONRA KÖY ÇİFTÇİSİ, AİLE İŞLETMESİ KALMAZ”
Tarlada, bağ bahçede, ağılda, ahırda vs. çiftçilerimizin ürettiği ürünlerin markete tezgâhlara gelene kadar süreçte enflasyonun artması ve halkımızın alım gücünün azalmasının nedenleri; mazot fiyatının artması, tarım makine fiyatlarını fırlaması gübre, ilaç ve tohum fiyatlarının artışı, tarım arazilerinin sık sık el değiştirmesi ranta girmesi, köylerde genç nüfusun kalmaması, inşaatçılığın çiftçilikten üstün sanılarak betonlaşmanın genel anlamda hızlanması, çiftçilerin fiyat dengesini koruyacak ve ürününü aracı olmadan pazarlama kuruluşu olmaması en önemli etkenlerdir. Kısaca çiftçinin sattığını alan da zengin, çiftçinin aldığını satan da zengin! Bu düzen böyle giderse 10 yıl sonra köy çiftçisi, aile işletmesi kalmaz.
Üretim emek ister, risk ister, karda kışta, yaz sıcağında çalışmak ister.
Onlarca çiftçimiz günlerdir arayıp soruyor; Hububat destekleri ne zaman ödenecek? Fark desteği prim ödenecek mi? Destekler yeni katsayıya göre mi ödenecek? Planlı üretim desteği alacak mıyız? Mazot ve gübre desteği devam edecek mi? Gibi daha birçok soru soruluyor. Nitekim 3 Ocak Cuma günü Tarım ve Orman Bakanlığının duyurusuna göre deprem bölgesindeki iller öncelikli olmak üzere hububat primi desteği ödenmeye başlandı. Ancak hububat için yapılan bu ödeme ülkemizdeki çiftçi sayısına göre çok küçük bir miktar. Bitkisel üretimde; 2024 yılında üretilen ürünlere ilişkin destekler 2025 yılı bütçesinden ödenecek. 2024 ürünü destek kararnamesinde yer alan ve geçmiş yıllarda olduğu gibi mazot ve gübre desteği, toprak analizi, organik tarım ve iyi tarım desteği fark ödemesi (prim) desteği, katı organik – organomineral gübre desteği, lisanslı depo için kira nakliye ve analiz desteği gibi destekler bu yıl ödenecek.
Resmi Gazete de yayınlanan 2025-2027 yıllarını kapsayan 3 yıllık Bitkisel Üretimi Planlama ve Yeni Destek Modeli’nin tanıtılması amacıyla Ziraat Odası, Trakya Kalkınma Ajansı ve Trakya Tohum A.Ş. ile ortaklaşa düzenlenen çiftçilerimize Bilgilendirme ve Eğitim toplantılarına 27 Ocak tarihi itibarı ile program kapsamındaki köylerde başlamış bulunmaktayız.
Gıdanın temeli tarımsal üretimdir. Bu nedenle, Ülkemizin tarımsal alt yapıları tamamlanmalı, tarım toprakları ve su kaynaklarımız en iyi şekilde korunmalı ve değerlendirilmelidir. Üreticilerimizin alın teri dökerek elde ettikleri ürünler değerini bulmalı, destekler zamanında ödenmeli, Çiftçilerimizin refah seviyeleri yükseltilmelidir. Üreterek sofralarımızda hiçbir gıdayı eksik etmeyen Çiftçilerimize hak ettiği değeri vererek vefalı olmalıyız. Sofralarımızda sabah, öğlen, akşam, yediğimiz gıdalarda bir eksilme olmasını istemiyorsak, Çiftçilerimizin üretimde kalmasını el birliğiyle sağlamalıyız. Özellikle gençlerimize sağlayacağımız desteklerle onları mutlak suretle tarımda tutmalıyız.
365 gün 24 saat esası ile tarlada, bağda, bahçede, serada, ahırda, her koşulda üreten çiftçilerimize bol bereketli hasatlar dilerim”dedi.
HABER: AYLİN AYAZ
