“4 ayağı ile yere basanlar,2 kanadı ile uçanlar, toprağa kök salanları da ben yarattım. Onların da hisleri duyguları var. Korumasını size bıraktım.” Dünyanın sessiz misafirleri onlar. Onlar yardıma ihtiyacı olduğundan daha çok sevgiye ihtiyacı olanlar. Kimisi miyavlayarak konuşur kimisi de havlayarak merhaba der yanından geçerken. Peki biz ne kadar duyuyoruz onları?
4 Ekim Hayvan Hakları Günü dolayısıyla Babaeski’yi Türkiye’ye tanıtan ve hayvan sevgisini anlatan Gökçer Korkmaz ile özel bir röportaj yaptık. Merhaba dedik, arkadaşlarının yanında oturduk dertlerini ne yaptığını birlikte dinledik. Kimisi merak için gelip usulca sokuldu yanımıza. Eski İtfaiye ya da Mezbahane yanı olarak da bilinen binada gönüllü bir barınakta sessiz dostların bakımını ve tedavisini yapan Gökçer Korkmaz, “Burada tedavilerini ve acil bakımlarını gerçekleştirmeye çalışıyorum.” dedi. Merhametin Çocuklarıyla birlikte hayatını adadığı yolda emin adımlarla yürüyen Korkmaz, Kırklareli Valisi Esengül Civelek’in konuya gösterdiği ilgiye de değinerek kendisine şükranlarını sunmayı unutmadı. Gönüllü Barınağın nasıl hayata geçtiğini sorduğumuzda, “Bir seneden bu yana uğraşıyorum. Tedavi etmeye çalışıyorum. Kendi çabalarımla bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Barınak yok bir şey yok. Başlı başına olması gerektiği gibi belediyenin halen bir veterineri yok, kısırlaştırma çalışması yok. Belediyenin resmi kadrolu bir veterineri kısırlaştırıldığı zaman hayvanlar ziyan olmayacak. Burası şuan benim gönüllü olarak yürüttüğüm yer. Kırklareli Valisi Esengül Civelek hanımın kulağına gidiyor bu çalışmalar. Menfaat gütmeden hayvanlar için koşturuyor, böyle bir çalışma yapıyor şeklinde bir şeyler duyması üzerine bu konuya ilgi gösteriyor. Ardından kendisi Babaeski Kaymakamı Tarkan Keskin beye talimat veriyor. Daha sonra Kaymakam Keskin ile belediyenin bir diyaloğunun sonrasında burası tahsis edildi.
Barınağın yapılacağına dair bir süreç işliyor. Barınak gerçekleştirilene kadar burası geçici olarak hayvanları tedavi edip, bakabileceğim bir yer olarak bana büyük bir kazanım oldu. Tabi ufak tefek aksaklıklar da var. Burada tel örgülerin altları açık. Hasta hayvanlar dışarı kaçıyorlar. Açık yerleri kapatmaya çalışıyorum. En azından geçici de olsa buraya belediyeden tedavileri gerçekleştirdiğim buraya bazı ufak desteklere ihtiyacım var.” sözlerini dile getirdi. “Bir şehri güzel yapacak olan şey sevgi ve paylaşmaktır” “Hayvan Haklarını Günü’nü hayatın her anına yaymak önemli. Çünkü bu dünyada birlikte yaşıyoruz. Dünyada var oluyorsak, paylaşıyorsak, onlar da bizim gibi nefes alıyorsa, onlar da bizim gibi hayatın bir parçasıysa hissetmemiz gereken temek şey sevgi. Aynı dünyayı paylaşıyoruz. Ağızları var dilleri yok bu hayvanların. Zaten zor şartlar altındalar. Kışın zor şartları yaklaşıyor, barınakları yok bir de biz onlara kötü davranırsak çıkış yolları kalmıyor. Biz destek olmazsak, evimizin önüne bir su kabı koymazsak Rabbimin yarattıklarını reddetmiş oluyoruz.”
“Sevgi dolular”
Sokakta zor şartlarda yaşasalar da hepsinin sevgi ve şefkat dolu olduğunu ifade eden Gökçer Korkmaz “Onların içlerinden birçoğumuzun sahip olmadığı sevgi var. Onlar bizim ne zengin olmamıza ne fakir olmamıza bakıyorlar. Makamımıza mülkümüze bakmıyorlar. İçlerinden kötülük yok, zor şartlar altında yaşıyorlar. Su kabı ile bir yudum su koymak, artan yemeğimizi onlarla paylaşmak onlar için yeterli. Bir kuş geçecek, bir kedi geçecek, bir canlı geçecek belki de saatlerdir su içmemiş. Bu yapacağınız iyilik onun hayatında ne kadar müthiş bir şey. Onun gözünden gördüğümüz zaman nasıl bir iyilik yaptığımızı anlarız.” sözlerini dile getirdi.
“Artık yemekler ziyan olmasın”
Babaeski’de birçok yerde yemek ile ilgili kurum ve kuruluşun olduğuna değinen Korkmaz “Çevre restoranlarda, esnaflarda, fabrikalarda arda kalan mamaları bana bir şekilde ulaştırsınlar. Ya da oğlum gel al desinler. Böyle bir yol bulabilir, yardım gerçekleştirebiliriz. Neden artık yemekler ziyan olsun bunları sokak hayvanlarına ulaştırabiliriz. Böyle bir yardım da gerçekleşebilir.” dedi. Siz de elinizi uzatın Sokakta herkesin karşısına çıkabilecek merhametin çocuklarından korkmayın onlar sadece şefkat bekliyor. Belki yanlış zamanda karşılaştınız belki de onun havlamasından hırlamasından korktunuz ancak unutmayın ki onlar sizin bir tehdit olmadığınızı anladığında kuyruklarını beyaz bayrak takmışçasına sallayarak şımarık bir çocuk gibi koşarak gelirler. Sokak hayvanlarına nasıl davranılması gerektiği konusuna değinen Korkmaz, “Havlama ve hırlamalardan korkanlar kendisinin tehdit olmadığını hissettirdiğini de zaten bir sorun kalmıyor. Bilimsel olarak bir hayvan hırladığında yada havladığında durup dururken bir gün taş atılmış, vurulmuş olmasından kaynaklı bir dürtüdür. Hayvan bir şekilde bir hayvan müdahalesiyle bunu bir tehdit olarak hissetmiştir. Hiçbir hayvan durup dururken gelip de saldırıp ısırmaz. İnce bir ses tonuyla sevgi ile yaklaştığınızda bunu o da anlar. Nasıl bir çocuğu kızım kızım, oğlum oğlum der gibi konuşursanız emin olun size güzel gözler ile bakıp, kuyruk sallamaya başlayacaktır. Çocuk severmiş gibi yaklaştığınızda ortada bir sorun kalmayacak. Bunu çocuklarımıza, korkan insanlara öğretmeliyiz. Onlar bizi sevmeye yatkınlar. Ayrıca eski battaniyeniz varsa, kullanmadığınız kumaşlar, yoğurt kapları varsa onlar için yardım olabilir. Sıcak yerlerde yatmalı için, su kapları için, mama kapları için yardımlarınız olabilir. Böyle şeyler olabilir. Bir yerden çıkan atık fazla yemek vardır bunu ulaştırmanız da büyük bir yardımdır.” sözlerini dile getirdi.
“Bütün yol merhamete çıkıyor”
Hayvanların şikayet üzerine alınarak başka bir yere götürülmesinin hukuki bir yol olmadığını ve ağır cezalarının olduğunu da belirten Korkmaz, “Hissedilmesi gereken şey çok basit. İnsanların inancı ne olursa olsun. Benim çok sevdiğim şöyle bir ayet var. Kuran-ı Kerim şunu diyor; Yere kök salanlar, kanatlarıyla uçanlar ve dört ayağı yere basanları da ben yarattım. Ve onların da korumasını size bıraktım. Bakın kitabımız da bunu söylüyor. Vicdanen ve kanunen de bu böyle. Bütün yol merhamete çıkıyor. Yemek vermek olabilir, başını okşamak olabilir, gülümsemek, sevgi ile bakmak olabilir, korksak bile en azından zarar vermemek olabilir.” dedi. (Hicran SÜNGÜ)