Eğitim Sen Kırklareli Şubesi Şube Başkanı Okan Balcı, ÇEDES hakkında basın açıklaması gerçekleştirdi. Kırklareli’nde ÇEDES protokolü kapsamında Kırklareli İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından görevlendirilen Diyanet personeli hakkında açıklama yaparak; “Kırklareli laiklik, laik eğitim mücadelesine sahip çıkma noktasında duyarlılığı oldukça yüksek ve laiklik mücadelesini en güçlü sesle haykıran illerimizdendir. Bu uygulamanın bu denli tüm okullara yaygınlaştırılarak uygulanma konusunda atılan bu adım aynı zamanda ideolojik bir tercihtir” dedi.
Yapılan yazılı basın açıklamasında;
“ÇEDES protokolü ile laik eğitimin son kırıntılarını yok etmeyi amaçlayan manevi danışmanlığın ilk adımı 2017 yılında rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri yönetmeliğinin değiştirilmesi sonucu öğretmenlerin psikolojik danışmanlık vasıfları ellerinden alındı ve psikolojik danışmanlığın farklı kurumlar ve STK’ler eliyle yürütülebileceği düzenlendi.
Bu düzenlemeyle bilim,laiklik,laik eğitim reddedildi Diyanet İşleri Başkanlığı, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ve STK’ler adıyla cemaatler, tarikatlar devreye girdi, hedef alınan ise öğretmenlik mesleği ve öğrencilerimizin laik,kamusal eğitim hakkıydı.
Üniversitelerde “manevi danışmanlık ve tezsiz yüksek lisans” programları açılarak bu programlara ilahiyat mezunları, imam hatip mezunu ve adayları, Kuran kursu öğreticileri ve adayları, müezzin-i kayyum ve adayları, vaiz ve vaizelerin de başvurabileceği düzenlemesi ile ikinci bir evreye geçildi.
Her geçen gün eğitim kurumlarında, üniversitelerde, yurtlarda, rehabilitasyon merkezlerinde, sağlık kurumlarında, sığınaklarda, cezaevlerinde, sosyal hizmet kurumlarında vb. toplumsal yaşamın her alanında manevi danışmanlık hızla yaygınlaştırılıyor.
Önce ÇEDES ile 48 ilde başlayan manevi danışmanlık uygulaması 81 ile yaygınlaştırıldı.
“Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) protokolü ise bugüne kadar imzalanan protokollerin daha da ötesine geçerek mesleğimiz hem de öğrencilerimizin laik, bilimsel eğitim hakkını hedef alarak Diyanet’in, fiilen uzun süredir özerkleşmiş olan Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün, dini yapıların eğitim kuşatmasını kalıcı ve sürekli hale getiren bir protokol ve bu protokolde zaman sınırı yok. Her eğitim öğretim yılı başında planlama yapılacak ve gerçekleştirilecek.
Öğretmenlik mesleğinin,mesleğimizin yerini imamlar, vaizler, vaizeler, Kuran kursu öğreticileri alıyor.
Yıllardır ülkemizde Cumhuriyet’ in aydınlanma mücadelesinin temsilcisi olan mesleğimizin, öğretmenlik mesleğinin hedef alınması ideolojik bir tercih ve aynı zamanda siyasi iktidar açısından ciddi bir kadrolaşmaya da olanak sağlıyor.
Protokol Türkiye genelindeki tüm illeri ve okulları (imam hatip ortaokullarını ve tüm ortaokulları) kapsıyor.
Öğrencilere rol model olabilecek gönüllü öğrencilerin proje kapsamındaki çalışmalara destek verebileceği maddesi ise aslında çok tanıdık. Protokolde eğitim kurumlarını kuşatmasına izin verilenlerin ülkeye darbe girişimine kadar uzanan en karanlık yılları yaşatanların yöntemi devam ettiriliyor.
Protokol kapsamında yarışma, kamp vb. adı altında her türlü faaliyet yapılabileceği okul dışındaki mekânlarda da etkinlikler düzenlenebileceği maddesi ile de çocukların kimlere, hangi yapılara teslim edileceğini ise Ensar’dan, Aladağ’dan çok iyi biliyoruz.
ÇEDES’E KARŞI LAİK EĞİTİM MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ
ÇEDES protokolü ile laik eğitimin son kırıntılarını yok etmeyi amaçlayan manevi danışmanlığın ilk adımı 2017 yılında rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri yönetmeliğinin değiştirilmesi sonucu öğretmenlerin psikolojik danışmanlık vasıfları ellerinden alındı ve psikolojik danışmanlığın farklı kurumlar ve STK’ler eliyle yürütülebileceği düzenlendi.
Bu düzenlemeyle bilim,laiklik,laik eğitim reddedildi Diyanet İşleri Başkanlığı, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ve STK’ler adıyla cemaatler, tarikatlar devreye girdi, hedef alınan ise öğretmenlik mesleği ve öğrencilerimizin laik,kamusal eğitim hakkıydı.
Üniversitelerde “manevi danışmanlık ve tezsiz yüksek lisans” programları açılarak bu programlara ilahiyat mezunları, imam hatip mezunu ve adayları, Kuran kursu öğreticileri ve adayları, müezzin-i kayyum ve adayları, vaiz ve vaizelerin de başvurabileceği düzenlemesi ile ikinci bir evreye geçildi.
Her geçen gün eğitim kurumlarında, üniversitelerde, yurtlarda, rehabilitasyon merkezlerinde, sağlık kurumlarında, sığınaklarda, cezaevlerinde, sosyal hizmet kurumlarında vb. toplumsal yaşamın her alanında manevi danışmanlık hızla yaygınlaştırılıyor.
Önce ÇEDES ile 48 ilde başlayan manevi danışmanlık uygulaması 81 ile yaygınlaştırıldı.
“Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) protokolü ise bugüne kadar imzalanan protokollerin daha da ötesine geçerek mesleğimiz hem de öğrencilerimizin laik, bilimsel eğitim hakkını hedef alarak Diyanet’in, fiilen uzun süredir özerkleşmiş olan Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün, dini yapıların eğitim kuşatmasını kalıcı ve sürekli hale getiren bir protokol ve bu protokolde zaman sınırı yok. Her eğitim öğretim yılı başında planlama yapılacak ve gerçekleştirilecek.
Öğretmenlik mesleğinin,mesleğimizin yerini imamlar, vaizler, vaizeler, Kuran kursu öğreticileri alıyor.
Yıllardır ülkemizde Cumhuriyet’ in aydınlanma mücadelesinin temsilcisi olan mesleğimizin, öğretmenlik mesleğinin hedef alınması ideolojik bir tercih ve aynı zamanda siyasi iktidar açısından ciddi bir kadrolaşmaya da olanak sağlıyor.
Protokol Türkiye genelindeki tüm illeri ve okulları kapsıyor.
Öğrencilere rol model olabilecek gönüllü öğrencilerin proje kapsamındaki çalışmalara destek verebileceği maddesi ise aslında çok tanıdık. Protokolde eğitim kurumlarını kuşatmasına izin verilenlerin ülkeye darbe girişimine kadar uzanan en karanlık yılları yaşatanların yöntemi devam ettiriliyor.
Kırklareli’ de her okula manevi danışman adı altında müftülük personeli,çoğunlukla da imam atandı. Genellikle o mahalledeki ya da köydeki imamın görevlendirilmesi şeklinde gerçekleştirildi.
Kırklareli laiklik, laik eğitim mücadelesine sahip çıkma noktasında duyarlılığı oldukça yüksek ve laiklik mücadelesini en güçlü sesle haykıran illerimizdendir. Bu uygulamanın bu denli tüm okullara yaygınlaştırılarak uygulanma konusunda atılan bu adım aynı zamanda ideolojik bir tercihtir.
Hiçbir meslektaşımız,öğrencimiz,velimiz yalnız değildir. Mesleğimize,mesleki itibarımıza, öğrencilerimizin laik,kamusal eğitim hakkına sahip çıkmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
Tüm meslektaşlarımızı,tüm velilerimizi ve Kırklarelili tüm yurttaşları birlikte ses olmaya laikliğe,laik eğitime sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi.
HABER MERKEZİ