KESK Dönem Sözcüsü Okan Balcı yaptığı açıklamasında şunları ifade etti;
Bu Hayat Pahalılığında Yüzde 3 Maaş Zammı İle Yaşanmaz!
Şubat ayı resmi enflasyon verileri bugün açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre Şubat ayı enflasyonu yüzde 0,91, yıllık enflasyon yüzde 15,61 artmıştır.
Yıllık enflasyon ev eşyasında %23,74, ulaştırmada %22,47, çeşitli mal ve hizmetlerde %20,61, gıdada %18,40, sağlıkta %18,11 seviyesine ulaşmıştır. Son bir ayda gıda enflasyonu %2,57, sağlık enflasyonu ise %36 artmıştır.
Resmi enflasyon verilerine göre iki aylık enflasyon %2,67 olmuştur.
Buna göre geçtiğimiz dönem Hakem Kurulu kararı ile 2021 yılının ilk altı ayı için maaşlarında sadece %3 artış yapılan 3,5 milyon kamu emekçisinin ve 2 milyon emeklinin zammı daha yılın ilk iki aynıda buharlaşmıştır.
Öte yandan TÜİK vasıtası ile açıklanan bu resmi enflasyon verilerinin başta ücretli kesimler ve dar gelirliler olmak üzere toplumda hiçbir karşılığı kalmadığı da bilinmektedir.
İğneden ipliğe zam yağmurunun devam ettiği koşullarda masa başında, Ali Cengiz oyunları ile takla attırılan bu rakamların sokakta, çarşıda pazarda yaşadığımız gerçek enflasyonla, gerçek hayat pahalılığı ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.
Bugün herhangi bir işçiye, asgari ücretliye, emekliye, kamu emekçisine “TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyon yüzde şu kadar, ne diyorsunuz?“ diye sorduğunuzda alacağınız ilk cevap “ o resmi enflasyon, benim yaşadığım enflasyon TÜİK rakamının en az iki katı” olacaktır.
Nitekim hem tüm temel tüketim maddelerinde adeta otomatiğe bağlanan fahiş zamlar hem de bağımsız iktisatçıların yaptığı araştırmalar halkın ezici çoğunluğu tarafından ifade edilen “yaşanan gerçek enflasyon TÜİK enflasyonun en az iki katı” tespitini doğrulamaktadır.
Çünkü gelirinin ortalama yüzde altmış beşini gıda ve elektrik, su, doğalgaz, iletişim, kira giderlerine ayırmak zorunda kalan kamu emekçilerinin, dar gelirlilerin yaşadığı hayat pahalılığını TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyon rakamları değil çarşıya, pazara yansıyan zamlar göstermektedir.
Buna göre yılın ilk gününden bugüne geçen iki ay içinde:
Köprü ve otoyol geçiş ücretleri %26, beyaz peynir %18, ayçiçeği yağı %17, süt ürünleri ortalama %25, şeker %11, yeşil mercimek ve nohut %10, kırmızı et %10, beyaz et %9, elektrik %6, doğalgaz her ay otomatiğe bağlanan %1 artışları ile toplamda %3,1 zamlanmıştır. 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi’nin ardından uygulanmaya başlandığı için “deprem vergisi” olarak da bilinen, sonraki yıllarda kalıcı hale getirilen Özel İletişim Vergisinin oranı yüzde 7,5’ten yüzde 10’a yükseltilmiştir.
İster mevsimsel olsun ister olmasın tüm sebze ve meyvelerin fiyatları her geçen gün artmaya devam etmektedir. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Verilerine Göre Sadece Son Bir Ay İçinde:
Sivri biber yüzde 29,31, ıspanak yüzde 19,92, portakal yüzde 15,28, limon yüzde 15,10, yeşil soğan %9,68, elma yüzde 8,76, domates yüzde 6,62, mandalina yüzde 5,76, havuç yüzde 4,88, salatalık yüzde 4,67, pırasa yüzde 4,38, marul yüzde 4,29 zamlanmıştır.
Nitekim bağımsız iktisatçılar tarafından kurulan Enflasyon Araştırma Grubunun (ENAGRUP) kamuoyu ile paylaştığı rapor 2020 yılı enflasyonun %36.72 olduğunu göstermektedir. Halkın yaşadığı gerçek enflasyona daha yakın olan söz konusu oran TÜİK vasıtası ile açıklanan %14,6 rakamının yaklaşık iki buçuk katına denk gelmektedir. Yüzde %14,6’lık resmi enflasyona rağmen kamu emekçilerinin maaşlarında 2020 yılı içinde yapılan artış ise enflasyon farkı dâhil %11,6’da kalmıştır. Yine TÜİK verilerine göre 2021 yılı Ocak ayında resmi enflasyon %1.68 artmıştır. Ancak ENAGRUP’un yaptığı araştırma Ocak ayında yaşanan enflasyonunun %,2.99 olduğunu ortaya koymaktadır.
Tüm bunlara rağmen hiç kimsenin 3,5 milyon kamu emekçisinin ve 2 milyon emeklinin hiçbir şekilde yaşanan gerçek enflasyonu yansıtmayan sahte enflasyon rakamlarını temel alması ve söz konusu rakamlara göre belirlenerek altı ay geriden ödenen enflasyon farkları ile yetinmesini beklemeye hakkı yoktur.
İşçiler, kamu emekçileri, emekliler bugüne kadar maaşlarında, ücretlerinde yaşanan gerçek enflasyonu perdeleyen resmi enflasyon rakamları ile yapılan sefalet artışları sonucunda fazlası ile fedakârlıkta bulunmuştur. Üstelik söz konusu sefalet artışları bile her yıl daha adaletsiz hale getirilen gelir vergisi tarifesi ile daha emekçilerin cebine girmeden geri alınmaktadır.
Açlık sınırının 2.800 TL’yi yoksulluk sınırının 9.000 TL’yi aştığı, temel tüketim maddelerine zam yağmurunun devam ettiği, yaşanan gerçek enflasyonun en az %40’larda seyrettiği bugünün koşullarında maaşı her yıl erimeye devam eden kamu emekçilerinin, emeklilerin daha fazla fedakârlık yapmaya tahammülü kalmamıştır.
Hükümet kulağının üstüne yatmaya devam etse de, kendine “yetkili sendika, yetkili konfederasyon” diyenler her zaman olduğu gibi bu zor zamanı sadece protokol görüşmeleri ile geçiştirmeye çalışsa da yıllardır yaşanan gerçek enflasyon rakamlarına ezim ezim ezdirilen kamu emekçileri ve emekliler hakları olan ek zammı talep etmektedir.
Bu haklı talebin gereğini yerine getirmek için Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) derhal tek gündemle, ek maaş zammı gündemi ile toplanmalıdır.
KESK olarak en başından beri altını çizdiğimiz üzere maaş artışları TÜİK’in çarpık enflasyon rakamlarına, hiçbir zaman tutmayan hedeflenen enflasyon tahminlerine indirgendikçe tüm kamu emekçilerinin ve emeklilerin reel geliri erimeye devam edecektir. İnsanca yaşamaya yetecek bir gelir için tek çözüm kamuda en düşük maaşın kira, yakacak, ulaşım gibi sosyal ödemelerle yoksulluk sınırının üzerine çıkarılacak oranda artırılmasından, tüm maaşların da bu orana göre artırılmasından geçmektedir.
Konfederasyonumuz 9 Mart’tan itibaren yurt çapında yürüteceğimiz “İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Maaş İçin Hemen Şimdi Ek Zam” talepli kampanya ile kamu emekçilerinin sesi olmaya devam edecektir.
Bu vesile ile hangi sendikaya üye olursa olsun, ya da bir sendikaya olmasın, tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek bir maaş talebine sahip çıkmaya, hayat pahalılığına, adaletsiz vergi sistemine karşı emeğin haklarını korumak için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.