Başlıkta kullandığımız söz Ergin Kalınoğlu’na ait. Bildiğiniz gibi kendisi bir önceki dönemde CHP’den Belediye Başkan aday adayıydı. Trakya çapında inşaat ve inşaat malzemeleri sektöründe Trakya çapında saygın bir iş insanı kendisi. Kırklareli için ise bir önemi daha var bu ismin; Kırklareli’nde de sembol olan Küçük Mustafa Lokantası’nın sahibi.
Merak ettik, aklımıza geldi ve şu soruyu sormak için kendisini aradık; Eğer bir önceki dönemde mevcut belediye başkanı değil de o aday olsaydı ve seçilseydi ne olurdu?
Hemen cevapladı. Cevapları çok net ve çarpıcı:
“Kesinlikle Kırklareli yerinde saymazdı. Yepyeni bir kent olurdu. Olmak zorunda. Benim çok sevdiğim bir tabir var; Kurbağaların ufku, kuyudan gördükleri gökyüzü kadardır. Bizde de bir sürü vitrinsiz, vizyonsuz insanlar o kurbağalar gibi bir yerlere aday oluyorlar, aday adayı oluyorlar. Kapasiteleri yok. Belli siyasi altyapılarına ve geçmişlerine bakarak aday oluyorlar. Bunun da bir esprisi yok.”
“Temel sorun ne sizce?” diye sorduk.
“Kırklareli göç almaya başladı. Bir sonraki seçimde, benim tahminine göre Kırklareli’nin nüfusu 150 bin olacak. İmar alanında Kırklareli bitmiş vaziyette. Yapılaşmada bir altyapı yok, kapasite yok. Daha doğrusu bir plan ve vizyon yok. Kırklareli OSB’ye gittim, inceledim, görüştük. Şu anki etapta 3.000 işçi çalışıyor, istihdam artacak. Bir taraftan da üniversiteyle birlikte 30 bin civarında ek insan geldi. Nüfus ve altyapı anlamında, Kırklareli bu gelişime ayak uyduramadı” diyerek cevap verdi.
“Neden?” dedik. “Neden Kırklareli bu gelişime ayak uyduramadı?”
“Belediye şu anda malum borçlardan dolayı, belediyenin vizyonu ve hedefi çalışanının, memurunun parasını ödeyebilmek sadece. Her tarafı bağlı olan belediyeden hizmet bekleyemeyiz. Valiyi atayabilirsiniz, milletvekili de herkes olabilir. Ancak belediye başkanlığını herkes yapamaz. Seçersiniz ama o, görevi layıkıyla yerine getiremez. Çünkü bir belediye başkanı ekibi ile gelir, vizyonu ile gelir, projeksiyonu ile gelir. Onlar kötüyse, sonuç alınamaz.
Mevcut belediye başkanı otopark ve Pazar yeri sözü verdi. Başkan bu sözleri yerine getirerek Kırklareli’ne bir otopark ve Pazar yeri kazandırdı. Ama Kırklareli için daha çok güzel ve önemli projeler yapılabilirdi. Ama bunları yapamıyor. Niye? Çünkü şu an itibariyle projeksiyonu haciz gelmesin, maaşları ödeyebileyim. Bu çapla, bu kapasite ile Kırklareli sadece zaman kaybeder. Önce bu işleri çözmemiz gerekiyor. Kurbağalardan arınmamız gerekiyor” şeklinde anlattı kafasındakileri.
“Peki bir daha aday olacak mısınız?” diye sorduk. Cevabı çoğu insana örnek olacak cinsten:
“Ben kesinlikle belediye başkanlığına veya milletvekilliğine, siyasi olarak hiçbir yere aday değilim. Benim de beğenebileceğim, takdir edeceğim ve Kırklareli’ne yararı olabilecek bir arkadaşımız ortaya çıkar, gelir beni ikna eder, bizim senelerce projelerimiz olmuştur, yaptığımız işler ve hizmetler olmuştur. Biz de bilgi birikimimizi bu arkadaşa anlatırız. Bu saatten sonra başka bir beklentimiz olamaz.”
Delege seçimlerinde yaşananlar ile ilgili düşüncelerini de merak ettik:
“Delege sisteminden hiçbir şey olmaz, değişmesi lazım. Delegelerde kimler yazıldığını biliyoruz. Kayıtlı üyeler arasında ön seçim olması gerek. Türkiye’de delege sisteminin demokratik olmadığını savunan bir adamım. Bu son seçimlerde de bana iki ayrı listeden geldiler. Onlara da söyledim; Böyle düşünen bir insanım, benden nasıl destek istiyorsun? Bu seçimin sonuçlarını, ilçe ve il başkanlıkları için hiç de kâle almadım.”
Konuşurken, son olarak yaptığı göndermeyi manidar bulduk. Sanırım, alınacaklar kendini biliyordur: “Ben Kırklareli milliyetçisiyim. Kırklareli’nde doğdum, Kırklareli’nde büyüdüm, Kırklareli’nde okudum. İşim gereği Çorlu’da yaşıyorum. İstanbul’da yatırımlarım var, iş yapıyorum. Ama Kırklareliliyim sonuçta. Kırklareli’ni kimse benden daha iyi düşünemez. Ben başka bir ile gitsem, orada beni değil herhangi bir yerde il veya ilçe yönetimine seçmek, partiye kabul edilirken bile oldukça zorlanırım. Onun için ben Kırklareli milliyetçisi olmak zorundayım. Kırklareli’nde doğanlar, büyüyenler, Kırklarelili olanlar daha iyi anlar. Bir de değişim değişim diyenleri anlamakta zorlanıyorum. Sinir oluyorum. Raf ömürleri bitmiş, denenmiş, başarısız olmuş, kenara çekilmiş ve değiştirilmiş insanların değişim istemeleri de tuhaf.”
Haber Merkezi