Kırklareli İl Vaizi Mustafa KELEŞ yaptığı açıklamasında şunları ifade etti;
Her ibadetin kendine mahsus bazı ıstılah ve kavramları vardır. Bu kavramlar sayesinde o ibadet hayat bulur, tanımlanır ve tanıtılabilir. Bu yönüyle kavramlar ilgili olduğu ibadeti gösteren birer adres niteliğindedir. Mesela kıyam, rükû ve secde namazı; nisap, yardım ve yoksul zekâtı; Kâbe, tavaf, ihram haccı hatırlattığı gibi ramazan, imsak, sahur, iftar, mukabele, itikaf, fitre (fıtır sadakası), fidye, teravih namazı ve kadir gecesi gibi bazı kelimeler de oruç ibadetini, oruç ibadeti de bizlere Ramazan ayını hatırlatır.
“Ramazan” kelimesi “yaz sonunda ve güz mevsiminin başlarında yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur” anlamı taşımaktadır. Güz yağmurlarının yeryüzünü yıkadığı gibi ramazan orucunun da müminlerin günahlarını yıkayıp temizlediği için bu aya “Ramazan” ismi verildiği ifade edilir. (DİA, 34/433). Ramazan, hicri takvime göre yılın dokuzuncu ayı olup dinimizce kutsal sayılan aylardan biridir. Ramazan ayının kutsal sayılmasının sebebi sahip olduğu özelliklerdir. Kur’an, Ramazan ayında indirilmiştir. Ramazan, Kur’an’da ismi geçen tek aydır. Kur’an’da “bin aydan daha hayırlı” olarak nitelenen Kadir Gecesi bu aydadır ve bu ayda oruç tutulur. Peygamber Efendimiz bir hadisinde : “Size bereket ayı Ramazan geldi. Bu ayda Allah size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.” buyurmuşlardır. (Nesai, Sıyam ,5)
İmsak, orucun başladığı vakittir. Yani, kişinin yeme içme ve orucu bozan davranışlardan kendini uzak tutma şartı bu zamanla birlikte başlar. İmsak vakti sabah ezanının okunmasıyla başlar. Hadislerde, sahur yemeğinin imsak vaktine yakın bir zamanda yenilmesi tavsiye edilmiştir.
Sahur, imsak vaktinden önce, oruca hazırlık amacıyla yenilen yemektir. Bir hadiste “Sahur yiyiniz çünkü sahur yemeğinde bereket vardır” buyurulmuştur. (Buhari, Savm , 20). Peygamber Efendimiz sahur yemeğini çok önemsemiş, bir yudum suyla dahi olsa sahur yapılmasını tavsiye etmiştir.
İftar, orucu açmak, oruçluya orucunu açtırmak, başlanmış orucu bozmak veya hiç oruç tutmamak anlamlarına gelmektedir. Genel olarak iftar oruca aykırı davranışta bulunma manasına gelmekle beraber yaygın olarak oruçlu kimsenin vakti gelince usulüne uygun olarak orucunu açması için kullanılmaktadır. İftar vakti ise, “Sonra akşama kadar orucu tamamlayın” (Bakara, 2/187) ayetinde olduğu gibi akşam vaktinin girmesiyle başlar. Bu vakitten itibaren oruç tutan kişi kendini alıkoyduğu işleri yapıp, yiyip içebilir. Hadislerde iftar için acele edilmesi tavsiye olunmuştur. Peygamberimiz Ramazan ayı boyunca iftarını akşam namazından önce su ve birkaç hurmayla açmıştır. Oruç açılırken dua etmek sünnettir. Hz. Peygamber iftar esnasında yapılan duaların kabul edileceğini müjdelemiş ve kendisi de: “Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttuk, Senin verdiğin rızıkla orucumuzu açtık, bizden kabul buyur: çünkü Sen her şeyi işiten ve bilensin” şeklinde dua etmişlerdir. (İbn Mace, Sıyam, 48)
Mukabele, cami veya evlerde, Kur’an’ın hatmedilmek üzere her gün biraz okunması manasına gelir. Mukabele geleneği Cebrâil (a.s.)’in Ramazan aylarında her gece Hz. Peygamber’in yanına gelmesi ve o zamana kadar indirilmiş olan ayetleri karşılıklı okuyarak tekrar etmeleri uygulamasıyla ortaya çıkmıştır. Peygamberimiz bu ibadeti her ramazan bir defa tekrar etmiştir. Fakat ömrünün son ramazanında ise bu mukabeleyi iki defa yapmıştır.
İtikâf, ibadet etmek amacıyla camide bulunmak, inzivaya çekilmek anlamına gelmektedir. Özellikle Ramazan ayında itikafa girmek sünnettir. İtikâf sırasında kişi zamanını namaz kılarak, Kur’an okuyarak, dini eserleri okuyarak ya da dua ederek geçirmelidir. İtikâf sırasında anlamsız konuşmalardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Günümüzde ise salgın hastalığın yayılmasını engellemeye katkı sağlamak ve sorumlu bir mümin davranışı açısından evimizin bir odasını itikâf ibadeti için ayırmamız daha uygun olacaktır. Peygamberimiz her ramazan ayı bu ibadeti son on günlük zaman diliminde gerçekleştirmiş ancak son ramazanında ise bu süreyi yirmi güne çıkarmıştır. (Buhari, İ’tikaf, 3)
Fitre (Fıtır Sadakası), ihtiyaç sahibi insanların bayram sevincine katılmasını sağlar. Fitre, kişiyi en azından bir gün için doyuracak bir miktarda olmalıdır. Her yıl fitre miktarı, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlenmektedir. 2021 yılı asgari fitre miktarı 28 TL’dir.
Fidye, oruç ibadetini yerine getirmeyen müslümanların tutamadıkları her oruç için ihtiyaç sahibi müslümanlara verdikleri bedeli ifade eder. Ramazan’da orucunu tutamayan müslüman, tutamadığı oruçları sonra kaza ederek tutarsa fidye vermesine gerek yoktur. Ancak oruç tutması sağlık açısından sakıncalı olan hastalar ve kaza orucu tutamayan yaşlılar, fidye vermelidirler. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakir doyumu miktarı fidye öder.” (Bakara, 2 /184 ) buyrulmaktadır. Her fidye miktarı bir fitre (fıtır sadakası) oranındadır.
Teravih kelimesi Arapça’ da “dinlendirmek, rahatlamak” anlamına gelen “terviha” sözcüğünün çoğul halidir. Teravih Namazı, yatsı namazı ile vitir namazı arasında kılınan namaza verilen isimdir ve Ramazan ayı boyunca kılınır. Teravih namazı genellikle camide kılınmakla birlikte, evde de kılınabilir. Teravih namazı peygamberimizin önem verdiği sünnetlerden biridir. Peygamberimiz bir hadisinde buyurmuştur ki:“Kim inanarak ve sevabını yalnız Allah’tan bekleyerek Ramazan namazını (teravih) kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, Salatü’t-teravih, 1).
Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği mübarek gece Kadir Gecesi’dir. Kur’ân-ı Kerîm’in 97. suresi Kadir suresidir. Kadir Gecesi’nin tam olarak hangi güne denk geldiği bilinemese de hadislerde bu gecenin Ramazan ayının son on günü içerisinde yer aldığı belirtilmiştir. Yaygın bir görüş olarak da Kadir Gecesi’nin Ramazan ayının 27.gecesine tekabül ettiği düşünülmektedir. Bu geceye özgü bir ibadet ve namaz yoktur. Bu gece, dua, tövbe, istiğfar, zikir, Kur’an kıraati ve namaz ile ihya edilebilir. Bu geceyi ihya eden bağışlanır (Darimi, Savm, 54). Peygamberimiz bu gecede “Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet“ diye dua edilmesini tavsiye etmiştir (Tirmizi, Deavat, 84). Yüce rabbimiz kadir gecesine ulaşıp o gecede kendisini bağışladığı kullarından olmamızı hepimize nasip eylesin. Âmin!
BİR AYET
“Rabbimiz Allah’tır” deyip de dosdoğru çizgide yaşayanlar, işte onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler: “Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin!
(Fussilet 41/30)
BİR HADİS
“Oruç bir kalkandır. Oruçlu, saygısızlık yapmasın, ahlâksızca konuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa, iki defa, “Ben oruçluyum” desin. (Buhari, Savm ,2)
BİR FETVA
Soru: Kusmak orucu bozar mı?
Miktarı ne olursa olsun kendiliğinden gelen kusuntu orucu bozmaz. Aynı şekilde mideden ansızın ağza yükselip tekrar mideye dönen şeyler de oruca zarar vermez. Kişinin kendi isteği ile ağız dolusu kusması hâlinde ise oruç bozulur. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Oruçlu kimse kendisine hâkim olamayarak kusarsa ona kaza gerekmez. Her kim de kendi isteği ile kusarsa orucunu kaza etsin.” (Ebû Dâvûd, Savm, 32; Tirmizî, Savm, 25) buyurmuştur. Bununla birlikte, kustuğu için orucu bozuldu zannıyla yemeye içmeye devam eden kimsenin orucu bozulur. Böyle bir kimseye keffâret değil, gününe gün kaza gerekir (İbnü’l-Hümâm, Feth, II, 332; el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 226).(Fetvalar- Din İşleri Yüksek Kurulu s.284)