Kırklareli Cezaevi Vaizi İsmail Sönmez, Ramazan Ayı dolayısıyla yaptığı açıklamasında şunları belirtti;
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
Mübarek üç ayların gelişiyle başlayan maneviyat iklimi, on bir ayın sultanı olan Ramazan ayı ile müminlerin gönüllerinde had safhaya ulaşmıştır. Dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanların gönülleri Ramazan ayının gelişi ile şifa bulacaktır. Bu ay inananlar için teslimiyet, huzur ve sükunet ayıdır. Dünya meşgalesine bir nebze olsun aralık vererek, kendini hesaba çekme, yaratılış gayesi üzerine tefekkür etme ayıdır.
Hiç şüphe yok ki bu mübarek ay oruç, sahur, iftar, teravih, mukabele, fitre, itikaf gibi pek çok güzelliği ile birlikte gelir. Ramazan ayını diğer zamanlardan ayıran en önemli özellik ise, sözlerin en güzeli ve en doğrusu olan Kur’an-ı Kerim’in bu ayda nazil olmaya başlamasıdır. Bu bakımdan Kur’an ayı olan Ramazan, müminler için şifadır. Ayet-i Kerimelerde konuyla alakalı olarak şöyle buyrulur:
“Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’ân) geldi.” (Yûnus, 10/57.)
Bu ayette Kur’an öğüt, şifa, rehber ve rahmet olarak gösterilmiştir. Öncesindeki ayetlerle birlikte değerlendirildiğinde burada, ahiret bilincinden uzak yaşayanlara karşı Kur’an öğüt vermekte, her bir insanın gönül dünyalarına hitap ederek oradaki manevi ve ahlaki bozuklukları tedaviye yöneltmekte, insanın iç dünyasını arındırmasını, doğru inanç ve güzel hasletler kazanmasını sağlayıcı hükümler getirmekte, Kur’an’ın uyarı ve öğütlerini ciddiye alıp onu şifa verici hükümlerini benimseyen müminin doğru ve yanlışları görmesine, ebedi kurtuluşa yönelmesine ve hak yolda yürümesine rehberlik etmekte, nihayet bu kemal derecelerini aşan müminlerin Allah’ın sevgi ve merhameteni kazanmalarını sağlamaktadır.
Diğer bir ayet-i kerime de ise şöyle buyrulmaktadır:
“Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.” (İsrâ, 17/82.)
Bu ayette ise Kur’an’ın getirdikleri müminler için şifa olarak nitelenmiştir. Müfessirler Kur’an’ın şifa ve rahmet oluşunu manevi anlamda açıklamışlardır. Buna göre Kur’an’da şifa vardır, yani o, iman, amel, ve ahlaka ilişkin manevi hastalıkları iyileştirir, müminleri bunlardan korur, kalplerden cahillik örtüsünü kaldırır, Allah’ın varlığı ve birliği konusunda kuşkuları ve tereddütleri giderir. Kur’an’ın manevi anlamda şifa oluşu yanında, tıbbi tedavi ile birlikte veya tıbben tedavi imkanının kalmadığı durumlarda Kur’an’ın bedeni ve psikolojik hastalıklar konusunda şifa verici tesirinin olabileceği yolunda yorumlarda yapılmaktadır. Mânevî hastalıkların en zararlısı ulûhiyyet, nübüvvet, âhiret, kazâ ve kader konusundaki yanlış inançlardır. Kur’an-ı Kerim doğru inancı ortaya koyup bâtıl inançları çürütür. Kur’an-ı Kerim kötü ahlâktan menedip güzel ahlâka ve erdemli davranışlara yönelterek ahlâkî hastalıklara ve cismanî hastalıklara şifa olur. (Mefâtîḥu’l-ġayb, XXI, 29.)
Ramazan, her türlü günah ve hatadan hicret ederek ruhumuzu esaretten kurtardığımız ve böylece huzur bulduğumuz, halimizi Allah’a arz ederek aczimizi itiraf edip gurur, kibir gibi hastalıklardan kurtulmayı umduğumuz bir şifa ayıdır.
Ramazan, “Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe hayra ulaşamazsınız.” buyuran Rabbimizin ikazı doğrultusunda hayır-hasenatımızla, yoksul, kimsesiz, garip ve muhtaçların dertlerine derman olarak cimrilik ve bencillik hastalığımızı tedaviye yöneldiğimiz bir şifa ayıdır.
Haddizatında bütün ibadetler; namazlarımız, zekatlarımız, oruçlarımız, dualarımız, mukabelelerimiz, hatimlerimiz, sadakalarımız manevi olarak bizleri güçlü kılan, kalbimizi arındıran, umudumuzu artıran, zorlukların üstesinden gelmede bize güç veren nimetlerdir.
“Ey iman edenler! Sizi hayat verecek şeylere çağırdıklarında Allah ve Resulünün çağrısına uyun ve şüphesiz bilin ki Allah kişi ile kalbinin arasına girer. Unutmayın ki O’nun huzuruna götürüleceksiniz.” (Enfal, 8/24.) Allah ve Resulünün bizi çağırdığı en önemli şeylerden biri de Ramazan ayında oruç ibadetidir. Çağırdığı her şeyde bizler için hayat vadeden Rabbimiz, yemekten içmekten uzak durduğumuz bu ibadette de nice hikmetler var etmiştir. Kulun Rabb’i ile irtibatta kalması için günlük periyotta namaz nasıl vakitli bir ibadet ise oruç da yıllık planda kul ile Rabb’i arasındaki münasebetin önemli bir aracıdır. Oruç her yanımızı saran bir sükûnetin adıdır.
Peygamberimiz (s.a.s.) “Oruç sabrın yarısıdır.” buyurarak bir taraftan orucun arzu ve ihtiraslara karşı bir irade eğitimi olduğunu, diğer taraftan “Her şeyin bir zekâtı vardır bedenin zekâtı da oruçtur.” hadis-i şerifi ile de orucun bedenimiz için sıhhat, ruhumuz için ise manen arınma vesilesi olduğunu belirtmiştir. Peygamberimiz ’in (s.a.s.) söz ve davranışlarında bugünkü ifadeyle koruyucu hekimlik diyebileceğimiz pek çok emir ve tavsiye vardır. Çevre temizliği, sağlıklı beslenme, yeme içme miktarı, tedavi yöntemleri gibi konularda Peygamber Efendimiz ’in tavsiyeleri çok fazladır. Tarih boyu bunlar hadis ilmi içerisinde “tıbb-ı nebevi” alt başlığıyla ele alınmış, müstakil kitaplara konu olmuştur.
Oruç bedenin zindeliği ve sağlığı için tam bir altın reçetedir; Kalbin mutlak bir istirahati, dolaşım sisteminin en iyi sakinleştiricisi, mide vb organlardaki birçok aksaklıklara karşı ahenkli bir hormonal denge sağlar. Ömür boyu kesintisiz çalışan ve birbirinden farklı pek çok biyolojik görevleri bulunan hücreler, ancak Ramazan’da bir soluk alma şansına sahiptir.
Maddi ve manevi yönümüz için şifa olan Ramazan ayının hayırlar getirmesi temennisi ile tüm inananlara bereketli bir ay diliyorum.
İsmail Sönmez / Kırklareli Cezaevi Vaizi
BİR AYET
Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’âm Sûresi, 6/162)
BİR HADİS
Sevabına inanarak ve mükafatını yalnızca Allah’tan bekleyerek Ramazan gecelerinin ibadetle geçiren kimsenin geçmiş günahları bağışlanır. (Buhari, Teravih, 1)
BİR FETVA
Diş tedavisi yaptırmak orucu bozar mı?
Sırf diş tedavisi sebebi ile oruç bozulmaz. Tedavinin ağrısız gerçekleşmesi için yapılan enjeksiyonlar da beslenme amacı taşımadığı için orucu bozmazlar. Ancak tedavi sırasında yapılan başka işlemler sebebi ile -mesela ağız su ile çalkalanırken- boğaza su, kan veya tedavide kullanılan maddelerden biri kaçarsa oruç bozulur ve kaza edilmesi gerekir. (DİYK, Fetvalar, 283.)