Ana Sayfa Gündem 19 Ağustos 2016 1623 Görüntüleme

“TÜRKİYE’NİN ACİLEN NORMALLEŞMEYE İHTİYACI VAR”

Cumhuriyet Halk Partisi Babaeski İlçe Teşkilatı 18 Ağustos Perşembe günü İlçe Başkanlığında toplantı gerçekleştirdi.

CHP Babaeski İlçe Başkanı Erol Mutlu’nun öncülüğünde yapılan toplantıya CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu ve diğer partililer katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Erol Mutlu konuşmasına,  17. Yıldönümünü geçirdiğimiz 17 Ağustos 1999 depremini yad ederek başladı. Tekrar bu büyük felakette hayatını kaybeden tüm vatandaşlarıma Tanrıdan rahmet dileyerek sözlerime başlamak istiyorum diyen Mutlu şunları dile getirdi; “ Olağan üstü hal yasalarıyla yönetildiğimiz olağan üstü günler yaşıyoruz. Devletin her hücresine sirayet etmiş bir hastalık birlik beraberlik ve demokrasiye bağlılık panzehiriyle bertaraf edildi. Tarihin hiçbir döneminde hiç kimseye boyun eğmemiş olan bu ulus tabii ki buna da gereken cevabı verecekti. Ve fazlasıyla verdi. Üzerinden 1 aydan daha fazla bir zaman geçmesine rağmen ülkedeki yaşananları tüm dünyanın gıptayla izlediğini zannediyoruz.

Bu süreçte bizler de CHP olarak her platformda izlediğimiz demokratik yol haritasına bağlı kalarak sergilediğimiz tutum ve davranışlarla haklı olarak halkımızın takdirini kazanmaya devam ediyoruz. Genel başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun girişimin duyumunu aldığı anda yaptığı darbe karşıtı açıklamalar ve parlamenter demokrasiye olan inancı geniş halk kitlelerince benimsenmiş, diğer siyasi aktörlere örnek oluşturmuştur. Genel başkanımızın 24 Temmuz Taksim Mitinginde açıkladığı 10 maddelik manifesto da bunun en açık örneğidir”. Sözlerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun Taksim Manifestosu maddeleriyle devam eden Erol Mutlu şunları kaydetti;

24 Temmuz 2016 Taksim Bildirisi

1) 15 Temmuz darbe girişimi parlamenter demokrasimize karşı yapılmıştır. TBMM bombalanmış; ama bombalar altına parlamento görevini yapmış ve darbeyi püskürtmüştür. Bu darbe girişiminin sorumlularını iç ve varsa dış destekçilerini kınıyor ve lanetliyoruz.

2) Bütün siyasal partiler, darbe girişimine karşı çıkmış demokrasi konusunda Türkiye’de tartışmasız bir ortak payda oluşmuştur. Bu ortak tutum ve anlayış, siyasette uzlaşma kültürünün güçlenmesine de katkı vermek zorundadır.

3) Her türlü darbeye ve parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayete karşı çıkmak tüm demokratların, demokrasiden yana olanların bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe, ne dikta; yaşasın tam demokrasi demeliyiz ve söylemeye devam etmeliyiz.

4) Demokratik parlamenter sistemimize karşı yapılan darbe girişimi halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam ve boyut kazanmıştır. Direnme hakkı demokrasiyi korumanın meşru bir yolu olarak ortaya çıkmıştır.

5) Demokrasimizin teminatı olan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin Türkiye için ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti bizi çağdaş uygarlığa taşıyacak olan en temel anahtardır.

6) Bu darbe girişimi Anayasa’da, yasama yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin demokrasideki denge ve denetleme işlevinin güvencesi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur

7) Balyoz, Ergenekon ve Casusluk gibi davalarda mağdur edilen insanların itibar ve haklarının iadesi kaçınılmaz olarak bütün siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır.

8) Bu darbe girişimi devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. Devletin yapılanmasında siyasal yandaşlık, akrabalık, cemaatçilik tarikatçılık değil; bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır.

Bir başka anlatımla devleti yönetme yerine, devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz. Bu bağlamda devletin yeniden inşası zorunludur.

9) İnancı, kimliği yaşam tarzı ne olursa olsun bu ülkenin güzel insanları; bu ülkenin caddelerinde, sokaklarında, meydanlarında, parklarında özgürce gezebilmedir. Hiç kimse unutmasın 15 Temmuz darbe girişimi 3. sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur.

Bu ülkenin insanları 3. sınıf demokrasiye değil, özgürlükçü demokrasiye yani tam demokrasiye layıktır. Türkiye tümüyle darbe hukukundan ayrılmalıdır.

10) Devlet kinle, öfkeyle, ön yargıyla yönetilmez. Darbe girişiminde bulunanlar hukuk içinde hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalınarak yargılanmalıdır. Devletin vakarı ve ciddiyeti bunu zorunlu kılmaktadır. İşkence, kötü muamele, baskı tehdit, devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna izin verilmemelidir”

“Bir siyasetçinin 40 yılda yaşamadığını biz Türkiye’de 1 yılda yaşadık”

Erol Mutlu’nun ardından konuşan CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu da konuşmasına  17 Ağustos depreminde yaşamını ve yakınlarını yitirenleri yad ederek başladı.  Gündoğdu sözlerine şöyle devam etti; “Artık herkesin özümsediği kabullendiği bugün de yine olmuş dediğimiz şehitlerimiz var. Bugünde oldu, dünde önce ki günde geçen hafta da geçen ay da yıl da hep vardı. Yani kısacası 7 Haziran seçimlerinden bu yana geçen süreç içerisinde sürekli yeni şehitler veriyoruz. Askerimiz ve polisimiz sürekli ölüyor ve maalesef hala da hiçbir şey yapılamıyor. Sadece kınama ve başsağlığı dileyerek geçiştirdiğimiz bir durum. Ama çözümünü bulamıyoruz. Biz sadece terörün karşısında dimdik duracağız mı diyeceğiz? Yoksa dimdik dururken de engellemek için bir şeyler mi yapacağız?

Ama Türkiye’nin hali bu. Gün geçmiyor ki Türkiye’de yeni bir şey olmasın. Bir siyasetçinin 40 yılda yaşamadığını biz Türkiye’de 1 yılda yaşadık. Bugün yine şehitlerimiz var. Ben buradan şehitlerimize Allah’tan rahmet acılı ailelerimize de baş sağlığı diliyorum.

“İyi ki önlendi”

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de bir darbe girişimi yaşandı. Bu darbe girişimine baktığımızda adına FETÖ dediğimiz örgüt tarafından düzenlenmeye çalışan ordunun içine yerleşmiş vatan hainleri ile beraber yapılmaya çalışılan bir girişimdi. Sonuç olarak önlenebildi. Ve iyi ki önlenebildi. Çünkü böyle bir darbe girişimi Türkiye’yi en az 20 yıl geriye götürecekti. Gelecekle ilgili kaygılarımız olurdu. Siyasetin ve demokrasinin Türkiye’de tekrar geçmişte ki darbelerde olduğu gibi en az 5-6 yıl askıya alınması demekti. Burada tabii ki Mustafa Kemal’in görgüsüyle yoluyla duruşuyla devrimleriyle yetişmiş olan askeri personelimize bir kez daha teşekkür ediyoruz. Onların sayesinde bu girişim durdurulabildi. Halkımıza da sokağa çıkıp bu darbenin karşısında durabilme cesareti gösterdikleri için de çok teşekkür ediyoruz. Tüm STK’lara odalara ve basınınıza çok teşekkür ediyorum. Çünkü bunları birere zincir gibi düşünürsek işte bugünkü sonuç ortaya çıkıyor. Ama yine de Türkiye yine de bir şeyler kaybetti. Yine demokrasi zarar gördü. Yine sosyal kültürel ablamda sıkıntılar yaşıyoruz. Yine ekonomik anlamda sıkıntılar yaşıyoruz. Ve hemen hemen her gün bir çok şehit veriyoruz. Darbeler ya da darbe girişimleri ne zaman ortaya çıkıyor? Özgürlüklerin kısıtlandığı zaman, demokrasinin hiçe sayıldığı zaman.

Türkiye’nin acilen normalleşmeye ihtiyacı var. Ekonomik, sosyal, siyasi her anlamda normalleşmeye ihtiyacımız var. Bu süreci Türkiye bu şekilde geçiremez. Bu normalleşme gerçekleştiğinde Türkiye’de her şey yavaş yavaş yoluna girecektir.

Bizim beklentimiz şu; Bakanlar Kurulunun almış olduğu bir OHAL kararı var. Bakanlar Kurulunun almış olduğu kanun hükmünde kararnameler de yanlış alınmış kararlar görüyoruz. Genel başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’da her gördüğü yanlışta hem Başbakan’a hem de Cumhurbaşkanı’na iletiyor. Biz ana muhalefet partisiyiz. Gördüğümüzü de söylemek zorundayız. Evet olağanüstü bir olaydan geçiyoruz ama sırf bu yüzden yapılan yanlışlara da göz yumacak değiliz. Önümüzde ki süreçte milletçe birlik olarak bu işten kurtulmamız lazım. Yoksa bizim kötü zamanımızı bekleyenlere fırsat vermiş oluruz. “ (Hicran SÜNGÜ)

 

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Osgaka.com