CHP Edirne Milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu Tıbbi ve Aromatik Bitki Çeşitliliğinin Korunmasında, Bunların Üretiminde ve Pazarlanmasında Karşılaşılan Sorunlar ile Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerine CHP Grubu adına bir konuşma yaptı.
Konuşmasında kurulan komisyonun Türkiye için çok yararlı bir çalışma yaptığını belirten Doç. Dr. Gaytancıoğlu CHP olarak iktidara hazır olduklarını söyleyerek, CHP’nin yerel yönetimleri aracılığıyla çok daha önce bu konuda çalıştığını hatırlattı.
“Dünyada 115 milyar dolarlık bir pazar var, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu pazardan aldığı pay 600 milyon dolar. Hedef de 2,5 milyar dolar. Anadolu bir gen bankası, 12 bin tane bitki çeşitliliği var, 3.600 tanesi endemik. Yani bizde her şey var ama sizde politika yok, yönetemiyorsunuz. Bunları üretmeye başlarsak desteklemesi bile yok şu anda. ‘Normal ürünlerin desteklemesi yok, tıbbi ve aromatik bitkilerin desteklemesi nasıl olacak?’ diye soran CHP Edirne Milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
Küçük arazilerde, yani 1 dekar, 2 dekarlık bir arazide ciddi bir gelir var. Buğday tarımı yapıyorsunuz, dekardan bugünkü koşullarda 250-300 lira para kazanırsınız ama 1 dekar lavanta tarımı yaparsanız 3 bin 500 lira para kazanırsınız. Yani 10 katı ama onu sanayi ürünü hâline getirmeniz lazım, kozmetik sektörüyle, kimya sektörüyle, ilaç sektörüyle iş birliği içerisine girmeniz lazım.
Bu coğrafyada her şeyimiz var ama sizde politika olmadığı için bunu gerçekleştirmeniz zor. Biz gerçekleştiririz, bizim ciddi bir tarım politikamız var. Sizin tarım politikanız günübirlik yani bugün ne bitti? Buğday bitti, bize buğday gönder, Türkiye buğday ithalatçısı bir ülke oldu, yağ ithalatçısı bir ülke oldu, pirinç ithalatçısı, soya, mısır… Her şeyi ithal ediyoruz, çiftçimiz ciddi anlamda borçlu. Kasım ayında yasa çıkardık, bütün borçları yapılandıralım dedik. Gübreye biraz destek veriyorsunuz ama gübre fiyatları yüzde 100’ün üzerinde artıyor, çiftçinin borcu gün geçtikçe artıyor, tarımsal yapımız son derece bozuk.
Güzel bir destek vardı, 2016 yılında sulama ekipmanlarına destek veriyorlardı, onu bile kaldırdınız.
Planlama yok; Devlet Planlama Teşkilatını kapattığınızdan zaten belli. Ulusal Süt Konseyi süt fiyatlarını belirliyor ama yem fiyatları, süt fiyatlarını geçiyor. Yani geçen hafta burada gösterdim. Yemin içinde ne var? Buğday var, arpa var, soya var, mısır var, küspe var; bunların hepsini ithal ediyorsunuz, kepeği ithal ediyorsunuz. Türkiye’de ekilmeyen araziler var. Bu arazilerde neden bir üretim planlaması yapılmaz? Neden binlerce, on binlerce ziraat mühendisi işsiz iken, kamuda işe alınmaz iken… Türkiye, gıda denetimi için gıda mühendislerini işe almazsa… Yılda 500 bin tane buzağı ölüyor arkadaşlar, 500 bin tane. O buzağıların yarısını kurtarabilsek yani veterinerleri sahaya sürebilsek Türkiye hayvan ithalatı yapmaz; bu kadar açık, bu kadar net.
Köyleri dolaşıyoruz, köylerde genç kalmamış, neden? 17 bin tane köy okulunu kapatmışsınız, gençler şehre inmiş; gençler köyde kalmak istiyor.
Şimdi, koyun projesi çıkardınız. Ben iki veya üç ay önce burada eleştirmiştim sizi ‘Böyle kredi verilmez.’ demiştim. Şimdi haklı çıkıyorum, üzülüyorum. Neden? Dün bir köye gittim, Edirne’nin Keşan ilçesinin Çobançeşmesi köyüne, isim de vereyim, çocuğun adı da Samet. Samet 30 yaşında, 2 çocuğu var, 30 tane koyun istiyor. Siz diyorsunuz ki: ‘Kefil getir.’ Ya, temiz kefili nerede buldunuz? ‘Tapu getir’ Tapusu yok. Çocuk köyde kalmak istiyor, tarım yapmak istiyor ama siz illa ‘mevzuat’ diyorsunuz. Ya, birazcık da güvenin, birazcık da güvenin, üretim yapsın. Yani gençlerin önünü kapatmayın, açın.
Geçen seneki destekleme miktarı kadar destek verdiniz. Ya, Türkiye’de yem fiyatları mı artmıyor, mazot fiyatları mı artmıyor, gübre fiyatları mı artmıyor? ‘Hiç olmadı, enflasyon oranında artırın’ dedik, siz aynı desteği verdiniz. 22 milyar lira destek verdiniz çiftçiye, aynı desteği bu sene yine veriyorsunuz. Sonunda ne oluyor? Türkiye her şeyi ithal ediyor ve ithal etmeye devam ediyor, ödediğimiz döviz gün geçtikçe artıyor. Köyler boşalıyor, kentlerde başka sorunlar başlıyor. Tarımsal nüfus yaşlanıyor. Şu anda yaş ortalaması 55-56 civarında ama sizin bir politikanız var mı? Yok.
Ama şimdi yeter ki böyle bir proje getirin, inanın biz size destek veririz. Çünkü bu ülke hepimizin. Bu ülke üretirse bu ülke kalkınır; üretirse, hakça bölüşürse çocuklarımızın geleceği iyi olur, yoksa iyi bir gelecek yok. Yani çıkış var, ciddi bir bütçe, önce çiftçiyle hesaplaşmanız lazım. Hesaplaşma ne? Çiftçinin borcunun üzerine bir bardak su içeceksiniz.
‘Çiftçinin borcunun faizini siliyorum, anaparayı da bölüyorum’ demelisiniz.”